Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/13844 E. 2018/7089 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13844
KARAR NO : 2018/7089
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17/12/2015 tarih ve 2013/884-2015/840 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 13.11.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belge karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, …, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının mümkün bulunmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, …’nın 336. maddesi uyarınca davalı …’ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne, 29.040,00 Euro karşılığı 52.272,00 TL alacağın ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, bu ortaklığın mevzuata uygun geçerli bir ortaklık niteliğinde bulunduğunu, davalı şirketin Sermaye Piyasası Kurulu kaydında olan, bu kurul ve diğer ilgili tüm resmi makamlar ile özel denetçiler tarafından faaliyetleri denetlenen çok ortaklı halka açık anonim şirket olduğunu, …’nın 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, davalı şirketin tasfiye halinde olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı …’a husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulüne, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, bu nedenle 50.750,30TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalılar vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Dairemizin 11/10/2013 tarihli 2013/5999 Esas 2013/18128 Karar sayılı bozma ilamı öncesinde mahkemece verilen 10/05/2012 tarihli ilam ile davanın kısmen kabulüne, geçerli bir ortaklık ilişkisinin olmadığının tespitine, yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne, 52.272,00 TL’nin dava tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmedilmiş, bu hükmün taraf vekillerince temyizi sonrasında davacı vekilinin temyiz talebinin yapılmamış sayılmasına karar verilmiş ve bu ek karar temyiz edilmemiş olup, 10/05/2012 tarihli hüküm davalılar yararına bozulmuştur. Bu suretle, faiz oranına ilişkin hususta davalılar lehine usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmaksızın alacağın ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK.nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK 438/7. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalılar vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “ticari avans faizi” ibarelerinin çıkartılarak, yerine “kanuni faizi” ibarelerinin yazılmasına, kararın DÜZELTİLMİŞ BU HALİYLE ONANMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.