Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/13808 E. 2018/7111 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13808
KARAR NO : 2018/7111
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/04/2013 tarih ve 2010/125-2013/214 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 13.11.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket temsilcilerinin parasını istediği an geri alabileceği ve yüksek oranda kâr verileceği vaadi nedeniyle 26.01.1999 tarihinde 90.090,00 DM ödeme yaptığını, davalıların yasalara aykırı şekilde müvekkilinden para tahsil ettiklerini, geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 Euroluk kısmını fiili ödeme günündeki kur üzerinden faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş ıslahla 90.090,00 DM karşılığı 106.216,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, bir kısım hisselerini sonradan devrettiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını, savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı şirket olan … Holding A.Ş’de ortaklık sıfatını kazandığı, davacının davalı …Ş’de 1.00 TL’den 155 hissesinin olduğu ve şirket pay defterinin 29318 sırasında kaydının bulunduğu, hisse devir sözleşmesine göre davacıya … Holding A.Ş’de 218 pay verildiği ancak devir senedinde 234 paya karşılık 90.090 DM alındığı dolayısıyla 79 pay karşılığına denk gelen hisse senedinin davacıya verilmediği, bu hisselerin davacı tarafından devredildiğine dair bir delilinde bulunmadığı, bu nedenle davacıdan 79×385 DM =30.415 DM fazla para alındığı ve 30.415 DM’ye denk gelen 5.921,07 TL’nin ödeme tarihi olan 26/01/1999 tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıya iadesi gerektiği, davacı dava dilekçesinde döviz cinsinden talepte bulunmuş ise de ıslah dilekçesiyle TL talep ettiğinden davacının TL karşılığı alacağına hükmetmek gerektiği, davacının davlı şirkette geçerli ortaklığı bulunduğundan … hükümleri uyarınca payını şirketten talep edemeyeceği, davacının davalı şirkete usulünce hissedar yapılmadığı
ve ortaklığının geçerli olmadığı düşünülse bile bu kez eylem haksız fiil niteliğinde olup, davalılar vekilinin cevap dilekçesinde zamanaşımı ilk itirazında bulunduğu, davalılar hakkında dolandırıcılık veya başka bir eylem teşkil edebilecek olan haksız fiil sorumluluğundan dolayı yapılmış herhangi bir ceza soruşturması ve kovuşturmasının olmadığı, davalı … yönünden yönetim kurulu başkanının şahsi sorumluluğunu gerektirir bir durum mevcut olmadığı gibi ortaklık sözleşmesinin kurulması sırasında adı geçen davalının sözleşmeye etki eden, taraf iradelerini fesada uğratan herhangi bir eyleminden de söz edilmediği gerekçesiyle davalı …’a yönelik davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı …Ş.’ye yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile 5.921,07 TL’nin 26/01/1999 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı şirketten tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki (3) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket temsilcilerinin parasını istediği an geri alabileceği ve yüksek oranda kâr verileceği vaadi nedeniyle 26.01.1999 tarihinde 90.090,00 DM ödeme yaptığını, davalıların yasalara aykırı şekilde müvekkilinden para tahsil ettiklerini, geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığını ileri sürmüştür.
Davalılar vekili, davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, bir kısım hisselerini sonradan devrettiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davacının davalı …Ş.’de ortaklık sıfatını kazandığı gerekçesiyle davalı …Ş.’ye yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Dairemizden geçen diğer emsal dosyalardan da anlaşılacağı üzere … Grubu şirketlerinin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla yukarıda belirtilen belgeler gibi belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kulllanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri böylelikle haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, tüm davalıların hukuki durumunun bu esaslara göre değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı …’nın 336. maddesi uyarınca davalı … hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi de doğru değildir. Zira, 6762 sayılı …’nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, …’nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalıların da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olarak gerek MK’nın 50. maddesi gerekse de …’nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendilerine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalı yönünden dahi husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Yine mahkemece “…davacının davalı şirkete usulünce hissedar yapılmadığı ve ortaklığının geçerli olmadığı düşünülse bile bu kez eylem haksız fiil niteliğinde olup, davalılar vekilinin cevap dilekçesinde zamanaşımı ilk itirazında bulunduğu….” gerekçesine yer verilmiş ise de davalı taraf davada bir yandan davacının davalı Şirket’in ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve … dışında yatırdığı
parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacıya karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmasının, bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır (Dairemizin emsal 15.05.2017 2016/8035 E. 2017/2870K. Sayılı ilamı). Bu itibarla davacı vekilinin anılan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 Euroluk kısmın fiili ödeme günündeki kur üzerinden faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, ıslahla 90.090,00 DM karşılığı 106.216,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davalı …Ş.’ye yönelik davanın kısmen kabulü ile 5.921,07.TL’nin 26/01/1999 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı şirketten tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK’nun 83. maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Parası ile ödenmesini isteyebilir. Buna göre dava dilekçesinde döviz cinsinden talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek ıslah dilekçesi ile TL cinsinden talepte bulunması mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece davacı tarafın, dava dilekçesinde tercihini döviz cinsinden yana kullandığı ıslah dilekçesi ile bu tercihinden dönüp TL üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde TL üzerinden hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı şirket yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.