Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/13784 E. 2018/6910 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13784
KARAR NO : 2018/6910
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/03/2016 tarih ve 2014/1153-2016/225 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 06/11/2018 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, yatırılan paranın istendiği an geri çekilebileceği ve yatırılan paralar karşılığında yüksek kar payı verileceği garantilerini içeren söylemlerle davacıdan para tahsil edildiğini, üzerinde “Kar ve Zarar Katılma Hesap Cüzdanı” ibaresi bulunan 2 adet belgenin davacıya teslim edildiğini, bu belgelere göre davacının 02/09/1999 tarihi itibariyle 5-321675-4 numaralı hesabında 28.000 – DM ve 28/12/1999 tarihi itibariyle 5-321675-5 numaralı hesabında 49.500 – DM tutarında parası bulunduğunu, … Finans Kurumu A.Ş’nin faaliyet izninin … (…) kararı ile kaldırıldığını, şirketin Türk Ticaret Kanunu (… ) hükümlerine göre tasfiye sürecinin başladığını, davalılar … , … ve …’ın yönetici olarak özel kanun hükümleri uyarınca sorumlu olduklarını, …’nın da ihmalleri nedeniyle oluşan zarardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, mevzuata aykırı şekilde kurulan sözleşmesel ilişkinin hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacıdan haksız biçimde tahsil edilen 113.732,09 TL’nin avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … , …, … vekilleri, davalılar adlarına dava ikame edilmeyeceğini, davalılaraın davacıya hiçbir borcunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Tasfiye Halinde … Finans Kurumu A.Ş. vekili, taraflar arasında bir kâr ve zarara katılma hesabı aktinin mevcut olduğunu, yapılan akdin, cari muamele hükmünde olup şirketin faaliyet izninin kaldırılmasıyla sona ermediğini, akdin tekemmül ettirilmesi gerektiğini, davalı şirketin bu akit doğrultusunda ve ilgili mevzuat çerçevesinde toplamış olduğu fonları müşterilerinin ticari işlerinin ve yatırımlarının finansmanında kullandırdığını, henüz bu ticari işlemlerin ve yatırımların sonuçlanmadığını ve kâr zararın belli olmadığını, davacının muaccel ve talep edilebilir bir alacağının söz konusu olmadığını savunmuştur.
Davalı … vekili, müvekkili aleyhine açılan davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, 4491 sayılı Kanunla değişik Bankalar Kanununun özel finans kurumlarının faaliyet izninin kaldırılmasının sonuçlarını genel hükümlere tabi kılındığını, bu çerçevede … Finans Kurumu A.Ş.’nin tasfiyesinin Sanayii ve Ticaret Bakanlığı’nın (halihazırda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın) gözetim ve denetiminde Türk Ticaret Kanununun hükümlerine göre yürütülmekte olduğunu, bu nedenlerle davalıya husumet yöneltilemeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kâr ve zarara katılma hesabının niteliği gözetildiğinde mutlak ödenmesi gereken bir alacak olmadığı, açılan dava ile davacı … davalı Tasfiye Halinde … Finans Kurumu A.Ş. arasındaki kâr ve zarara katılma sözleşmesinin hile dolasıyla geçersiz olduğu, bu nedenle tasfiye sonucu beklenmeden alacağın talep edebileceği ileri sürülmüş ise de davanın açılış tarih itibariyle 1 ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği, bu süreler içerisinde hile iddiasının ileri sürülmediği, sözleşmenin mahiyeti itibariyle davacının alacağının tahsili için tasfiye sonucunu beklemesi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı şirketin halen tasfiye halinde olduğunun, tasfiye sonuçlanıp şirketin kâr veya zarar durumunun tespit edilmediğinin, davacının kâr ve zarar hesabına yatırdığı para hakkında talepte bulunmasının bu aşamada mümkün bulunmadığının anlaşılmasına göre davalılar …, …, …, … aleyhine açılan davanın reddine dair karara ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı … aleyhine açılan davada …’nın Bankacılık Kanununun kendisine verdiği denetim, gerekli tedbirleri alma ve uygulama yükümlülüklerini ihmal ettiği, davalı şirket yöneticilerinin faaliyetlerinin ve davalı şirketin durumundaki bozulma ile usulsüzlüklerin farkına varılmasında gecikildiği, adı geçen davalının idari nitelik taşıyan işlemleri nedeniyle zarara uğranıldığı ileri sürülmüş olup, davalı … aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davanın tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiği nazara alınarak davanın yargı yolu nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir. Bu suretle; mahkemece davalı … aleyhine açılan davanın esasının incelenerek reddi doğru değilse de mahkemece verilen red kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan kararın gerekçesi düzeltilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar …, …, …, … aleyhine açılan davanın reddine dair karara ilişkin davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … aleyhine açılan davanın reddine dair karara ilişkin davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.