Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/13633 E. 2018/7308 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13633
KARAR NO : 2018/7308
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.05.2015 gün ve 2014/114-2015/580 sayılı kararı bozan Daire’nin 28.04.2016 gün ve 2015/9764-2016/4814 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında 06.04.2013 tarihinde 10 yıl süre ile geçerli olmak üzere franchise sözleşmesi imzalandığını, …’nın davalı şirketi kurması ile sözleşmenin davalı şirketle katılma yoluyla zımni olarak devam ettirildiğini, sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/62 D.İş sayılı dosyasında davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak işyerinde alkolü içki satışı yaptığının tespit edildiğini, sözleşmenin VIII Genel Şartlar Başlıklı 15. maddesine aykırı olarak işyerinde müvekkilinin marka ve imajına uygun olmayan, başka marka ile beraber kullanıma sunulan izin ve onay verilmemiş olan menüler oluşturduğunu, müvekkilinin “…” ismi ile Türkiye çapında kafeterya faaliyetleri ile tanındığını, franchise sistemi gereği kafe-bar olarak faaliyet gösterilmesinin mümkün olmadığını, davalının sözleşmede kararlaştırılan 50.000 TL tutarındaki senedi müvekkiline teslim etmediğini, işletmeye tayin edilmesi gereken mesul müdür atanmışsa da müvekkiline bildirilmediğini, davalının sayılan ihlallerini durdurmak amacıyla keşide edilen ihtarlardan sonra içki satışına son verdiğini bildirmesine rağmen diğer yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalı tarafın 03.03.2014 tarihinde sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, sözleşmenin “Özel Şartlar” başlıklı IX. maddesinin 7 numaralı bendine göre, müvekkilinin 30.000 USD ve kalan ayların bedelinin tamamını cezai şart olarak talep etmesinin mümkün olduğunu, sözleşmenin süresi başlıklı IV. maddesinde “…sözleşmenin erken feshi halinde toplam danışmanlık bedelinin muaccel hale geleceği…”nin belirtildiğini, haksız fesih nedeniyle 190 aylık franchise bedelinin (1.982 TLx109 ay=) 216.038 TL olarak hesaplandığını ancak şimdilik 100.000 TL talep edildiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak davalılar tarafından feshedildiğinin belirlenmesi ile 30.000 USD cezai şartın ve muaccel hale gelen 109 aylık cezai şart niteliğindeki franchise bedelinin kısmen karşılığı olan 100.000 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken/müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu sözleşmenin müvekkil … ile imzalanıp müvekkil şirket ile yazılı bir sözleşme akdedilmediğini, franchise ilişkisinin 03.05.2013 tarihinde kurulan davalı şirket ile zımnen devam ettirildiğini, müvekkili … ile davacı arasındaki yazılı sözleşmenin de bu nedenle zımnen feshedilmiş olduğunu, TBK’nın 179. maddesi uyarınca ceza şart istenebilmesi için yazılı bir anlaşmanın bulunması gerektiğini, … ile olan yazılı sözleşmenin feshedilmesi aşamasında davacının anılan davalıdan herhangi bir talepte bulunmaması nedeniyle TBK’nın 132. maddesi uyarınca borcun ibra yoluyla sona erdiğinin kabulü gerektiğini, davacı ile davalı … arasında akdedilen franchise sözleşmesi davacı tarafından birçok kişiyle imzalanmak üzere düzenlenmiş standart bir sözleşme olduğundan genel işlem şartları taşıdığını, cezai şart talep edilebileceği düşünülse dahi söz konusu hükmün genel işlem şartı olması nedeniyle geçersiz olduğunu, davacının sözleşmenin hakim konumunda olmasından yararlanarak kendi lehine aşırı yararlanmaya neden olan hükümlere yer verdiğini, 109 aylık danışmanlık ücretinin istenebilmesi için sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle feshedilmesi gerektiğini, oysa davacının sözleşme kurulurken işletmenin inşa ve tefrişinde müvekkilini ekonomik açıdan istirmar ederek fazla para tahsil ettiğini, şubeler arasında farklı uygulamalara göz yumduğunu, sözleşmenin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiş, 25.05.2015 tarihli dilekçesi ile davacıya fazladan ödenen 160.000 TL’nin takas edilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile sözleşmenin davalılar tarafından haksız olarak feshedildiğine, 30.000 USD cezai şartın ve muaccel hale gelen 109 aylık cezai şart niteliğindeki … bedelinin 5 yılla sınırlı olmak üzere 100.000 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 14,00 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.