Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/13587 E. 2018/6684 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13587
KARAR NO : 2018/6684
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/06/2016 tarih ve 2014/1422-2016/586 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 23/10/2018 günü hazır bulunan asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili Av. … ile asıl davada davacı, birleşen davada davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı banka vekili, davalı …’ın müvekkili bankanın … Şube Müdürü, davalı …’nun ise ikinci müdür yardımcısı olduğunu, yapılan teftişte davalıların ağır kusurlu ve suç teşkil eden işlemleri sonucu kasa açığının çıkması üzerine görevlerine son verildiğini, davalıların müşteri hesaplarındaki paraların usulsüz işlemlerle çekilmesi ve devri nedeniyle bankayı zarara uğratıklarını ileri sürerek, fazla talepleri saklı tutularak 2.500.000,00 TL’nin ödeme/zarar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili, iş akdinin sona ermesinden sonra davalı banka nezdindeki hesabında bulunan para için davalı bankaya müracaat ettiğinde hesabının bloke edildiğini öğrendiğini, bunun üzerine başlatılan icra takibine davalı banka tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamı nazara alınarak, asıl davanın kısmen kabulü ile 2.047.396,23 TL asıl alacak, 1.605.737,61 TL işlemiş faiz ile 2.047.396,23 TL asıl alacağa 14/10/2014 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
(1) Dava, davacı banka çalışanları olan davalıların, davacı bankaya vermiş oldukları zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalılardan … banka şube müdürü, davalı … ise bu şubede ikinci müdür yardımcısı olup, davalılardan …’ın icracı müdür olduğu tartışmasız ise de, davalı …’nun icracı müdür niteliğinde olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Mahkemece davalı …’nun icracı müdür olup olmadığı araştırılarak, icracı müdür olması durumunda anılan her iki davalı hakkında banka zararından dolayı genel kurulun sorumluluk davası açılması yönünde karar alması gerektiğinden, bu konuda alınan kararın ibrazı eğer genel kurulca bir karar verilmemiş ise bu hususun yargılama sırasında tamamlanabileceği göz önüne alınarak, genel kurulun bu yönde karar alması için mehil verilmesi neticesine göre hüküm tesis edilmesi gerekmektedir.
Davalı …’nun icracı müdür olmadığı sonucuna ulaşılması halinde ise, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereğince, İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayalı her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde İş Mahkemeleri görevlidir. Davalılardan … şube müdürü olup, 6762 sayılı …’nın 342. maddesi (6102 sayılı …’nın 367) gereğince icracı müdür olmakla, sorumluluğunun aynı Yasa’nın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerekir ise de, iş mahkemelerinin, ticaret mahkemelerine göre daha özel yetkili mahkemeler olması davalı … hakkındaki davanın da, diğer davalıya bağlı olarak özel yetkili mahkemede görülmesi gerektiği ve davanın birlikte görülmesinde yarar da bulunduğu, uyuşmazlığın çözümünde ihtisas mahkemesi olan iş mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, davalı … hakkındaki dava tefrik edilmeksizin her iki davalı yönünden açılan davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, açıklanan şekilde bir değerlendirme yapılmaksızın işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün resen bozulması gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/10/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY
Uyuşmazlık, mutlak ticari dava niteliğinde bulunan, bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gereken, banka icracı müdürünün hukuki sorumluluğuna ilişkin davanın irtibat nedeniyle iş mahkemesinde görülüp görülemeyeceğine ilişkindir.
6100 sayılı HMK 166/1. maddesinde “Aynı yargı çerçevesinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği…..”,
Yasa’nın 167/1 maddesinde de “yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden mahkemece karar verilebileceği….” düzenlenmiştir.
HMK 166/1 maddesinde aranan “aynı düzey ve sıfattaki mahkemeler”den kasıt, her iki davanın görüldüğü mahkemenin, kendi aralarında, asliye hukuk mahkemeleri veya sulh hukuk mahkemeleri yahut iş mahkemeleri veyahut aile mahkemeleri olmalarıdır. Aynı düzey ve aynı sıfatta olmayan mahkemelerde görülen davaların birleştirilebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle örneğin asliye hukuk mahkemesinde görülen dava ile sulh hukuk mahkemesinde görülen dava birleştirilemez. Çünkü anılan mahkemelerde uygulanan yargılama usulleri birbirinden farklıdır. (HMK şerhi. Prof. Dr. Ejder Yılmaz. Sh.972)
Somut uyuşmazlıkta, davacı bankada icracı müdür olan davalılardan … sorumluluğunun 6102 sayılı … 367. maddesinden kaynaklandığı, … 4/a maddesi gereğince uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde bulunduğu, aynı Yasa’nın 5. maddesi gereğince de adı geçen davalı yönünden asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Asliye Ticaret mahkemesi ile İş mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi bulunması, adı geçen mahkemelerin HMK 166/1 maddesindeki “aynı düzey ve sıfatta” hukuk mahkemesi niteliğini taşımaması nedeniyle davalı … hakkındaki davanın irtibat nedeniyle birleştirilerek iş mahkemesinde görülmesi mümkün değildir.
Sayın çoğunluk, davaların tefrik edilmemesinde hukuki yarar kriterine dayanmış ise de, HMK 114 maddesinde düzenlenen dava şartları içerisinde mahkemenin görevli olması (HMK 114/1-c) hususu, hukuki yarar (HMK 114/1-h) kriterinden daha önce gözönünde bulundurulması gereken dava şartıdır.
Bu halde davalı … yönünden uyuşmazlıkta Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunduğundan, Asliye Ticaret Mahkemesi ile İş Mahkemesinin HMK 166/1 maddesinde ifade edilen “aynı düzey ve sıfatta” hukuk mahkemeleri olmamaları nedeniyle adı geçen davalı yönünden mutlak ticari davanın iş mahkemesindeki dava ile birleştirilmesi mümkün olmadığından davalı … temyiz itirazlarının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde davalı … hakkındaki davanın irtibat nedeniyle iş mahkemesinde birleştirilmesi gerektiğine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.