Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/1332 E. 2017/1684 K. 21.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1332
KARAR NO : 2017/1684
KARAR TARİHİ : 21.03.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30/06/2015 tarih ve 2014/181-2015/501 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların müvekkili şirketin eski genel müdürü ve muhasebe müdürü olduklarını, davalıların görev yaptıkları dönemde, davacı şirketin hakim ortağı olduğu dava dışı şirkete ait aracın yine dava dışı kişiye satışı yapılmasına rağmen, araç satışı nedeniyle davacı şirketin 53.650,00 TL borçlandırıldığını ve bunun gizlenmesi için davalılar tarafından bir takım usulsüz işlemler yapıldığını, davalıların davacı şirket zararından TTK’nın 341. maddesi gereğince sorumlu olduklarını ileri sürerek, 53.650,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın, davalı …’nın muhasebe müdürü, davalı … ‘in ise şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemde dava dışı … Pazarlama A.Ş.’ne ait aracın yine dava dışı üçüncü kişiye satılıp bedelinin tahsil edilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini talebine ilişkin olup, davacının eldeki davayı dava dışı … Pazarlama A.Ş.’nin büyük hissedarı, hakim ortağı sıfatıyla açtığı, davacının işbu davasının dolaylı zararlarına ilişkin olup, 6762 sayılı TTK’nın 309. ve 340. maddeleri kapsamında açılan bir dava olduğundan ve hükmedilecek tazminatın ancak ortak olunan şirkete verilmesi istenebileceğinden davacı adına tahsil talepli davanın dinlenilmesinin mümkün olmadığı kaldı ki, ortak olunan şirketin iflasına karar verilerek iflasının kapatılıp sicilden terkin edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacı şirketin eski genel müdür ve muhasebe müdürü olan davalıların görev yaptıkları dönemde şirkete verdikleri zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, davacının işbu davayı dava dışı … Pazarlama A.Ş’nin büyük hissedarı, hakim ortağı sıfatıyla açtığı ve davanın dolaylı zarara ilişkin bulunduğu, bu durumda hükmedilecek tazminatın ancak ortak olunan şirkete verilmesi istenebileceğinden davacı adına tahsil talepli davanın dinlenilebilmesinin mümkün olmadığı ve ayrıca ortak olunan şirketin iflasına karar verilerek sicilden terkin edildiğinden bahisle hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. Ancak, işbu davada davalılara, dava dışı … A.Ş’nin alacağının, dava dışı şahıslar adına borç yazılması gerekirken davacı şirketin borcu olarak davacı kayıtlarında muhasebeleştirdikleri iddiası ile husumet yöneltilmiştir. Davacı, dava dışı şirket ortaklığından gelen bir zarardan değil, doğrudan kendisinin borçlandırılmasından kaynaklanan zararını, kendi yöneticileri oldukları iddiasıyla davalılardan istemektedir. O halde, uyulmasına karar verilen Dairemiz 05/02/2014 tarih, 2013/17264 E-2014/1951 K. sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesinin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olup, dosya kapsamından davalıların davacı şirketin yönetim kurulunda yer alıp almadıkları anlaşılamadığından, davalıların işlem tarihi itibariyle davacı şirket yöneticisi olup olmadığının; kendilerinin yönetim kurulu üyesi olmadıklarına dair beyanları ile de yetinilmeksizin, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davacı şirket kayıtları getirtilerek, tespiti sağlanıp hasıl olacak sonuca göre değerlendirme yapmak gerekirken, dava dışı … Pazarlama A.Ş.’ne ait kayıtlar getirtilmek sureti ile ve bozma ilamının gereği de yerine getirilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.