Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/12845 E. 2017/2952 K. 23.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12845
KARAR NO : 2017/2952
KARAR TARİHİ : 23.05.2017

Taraflar arasında görülen davada verilen 10/12/2015 tarih ve 2009/781-2015/724 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 23.05.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan birleşen davada davacı vekili Av…. ile davacı birleşen davada davalı vekili ve asıl ve birleşen davada davalı …Ş. vekili Av. … ile asıl davada davalılar davada davalı … vekili Av. …dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı … ile kdettiğini, Finansbank grubunun müvekkili şirketin yönetiminde fiili ve hukuki olarak rol aldığını, davalı … olmak üzere Finansbank grubunun müvekkili şirketin geleceğine dair güven verdiklerini, davalı … hakim ortağı
-/-

olduğu davalı … hisselerini 03.04.2009 tarihinde üvencesi ve açık muvafakatı nedeniyle devrettiklerini, ancak yönetim kurulu başkanlığını yaptığı davalı bankanın devre muvafakat etmediğini, davalı bankanın işleme muvafakat vermemesinin MK 2. maddeye aykırı olduğunu, davalıların kötü niyetli olduklarını, davalı bankanın sözleşmeyi esaslı bir şekilde ihlal ederek herhangi bir uyarıda bulunmaksızın switch sistemini kapatması sebebiyle müvekkili şirketin ciddi zararlara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 100.000 TL cezai şart, 200.000 TL mahrum kalınan kar ve uğramış olduğu zararlar için ise 200.000 TL olmak üzere toplam 500.000 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Birleşen dava davacı … .. vekili, davalı ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmeye göre davalı bankanın kurulacak olan ortak ağının bankacılık ile ilgili altyapısını oluşturacağını, davalı ise bu sistemin cihazlarını, yazılımını temin edeceğini, sistemi abonelerin kullanımına sunacağını, bu sözleşme çerçevesinde müvekkili ile davalı arasında yatırım sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye göre müvekkili şirketin bayiliğinin temini konusunda davalı şirkete taahhütte bulunduğunu, bunun karşılığında davalı e 1.847.000 TL nakden ödediğini, ancak bir süre sonra sistemin işlememeye başlaması üzerine davalı ihtarname çekildiğini, davalı şirketin de cevaben istemi kapattığını ve sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davalı şirketin davalı banka ve tarafından kurulduğunu, şirketin bu davalılar tarafından yönetildiğini, davalıların sözleşmeye aykırı, kötü niyetli hareket ve tasarrufları sonucumüvekkili şirketin zarara uğradığını ileri sürerek, 4.000.000 TL tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı ile gereğince davacı şirketin, hisse yapısındaki her türlü değişikliği bankanın onayına tabi şekilde gerçekleştireceğini taahhüt ettiği, davacı şirketin hem hisse devrini nay almadan gerçekleştirdiği hem de sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiği, feshin haklı olduğu, davacının tazminat talep hakkının bulunmadığı, davalı …’in davacı şirketin ortağı olmadığı, davacının sözleşmeye aykırı davranması üzerine hisse devrine muvafakat vermeme kararında yönetim kurulunun herhangi bir kusuru bulunmadığı, bu nedenle yönetim kurulu üyesi sıfatıyla şahsen sorumlu tutulamayacağı, onay alma şartının sözleşme gereğince davacıya getirilmiş bir yükümlülük olduğu, hissedarları bağlamadığı, hisse devrinin onay alınmadan yapılmasının hisse devirlerinin geçerliliğine herhangi bir etkisinin de olmadığı, sözleşmeye uygun hareket etme yükümlüğünün davacıda olduğ arasında doğrudan ilişki bulunmaması sebebiyle davacının uğramış olduğu zarardan belirtilen bu davalıların sorumlu olamayacakları, davacının tazminat talep hakkının bulunmadığı, birleşen davada davanın temelini oluşturan sözleşmedeki tarafların, davacı ile davalı olduğu, diğer davalıların dava konusu sözleşmede taraf olmadığı, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince yatırım sözleşmesinden kaynaklanan taleplerin ancak davalı karşı ileri sürülebileceği, davacının diğer davalılardan talep hakkının bulunmadığı, davacı .nin sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiği, davalı sözleşme kapsamında ödeme yaptığı, ancak sistemin işlemeye başlamaması nedeniyle davacının zarara uğradığı, davalı davacının uğramış olduğu zararı tazminle yükümlü olduğu, davacının zararının 1.542.804,56 TL olduğu, mahrum kalınan kâr ve diğer zararlar başlığı altındaki taleplerin kanıtlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 1.542.804,56 TL tazminatın davalı tahsiline, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen dosyada davacı vekilinin davalılar yönelik tüm, diğer davalı yönelik aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Birleşen dava, davacı …arasındaki yatırım sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince yatırım sözleşmesinden kaynaklanan taleplerin ancak sözleşmenin tarafı olan davalı karşı ileri sürülebileceği, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği ve davacının zararını tazminle yükümlü olduğu, mahrum kalınan kâra ilişkin talebin kanıtlanamadığı gerekçesiyle, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar mahkemece davacının mahrum kalınan kar dolayısı ile zararını kanıtlayamadığından bahisle bu talebin reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği mahkemece tespit edilmiş olup bu husus taraflarca temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Davacı sözleşmenin feshi sebebiyle erken sona ermesinden kaynaklanan kar mahrumiyeti talebinde bulunduğuna göre, mahkemece bu hususta uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılmak suretiyle sözleşmenin kapsam ve mahiyeti nazara alınarak hesaplanmasının mümkün olup olmadığının tespit edilmesi, zararın gerçek miktarının tespitinin mümkün olmaması halinde ise mülga 818 sayılı BK’nın 42. maddesine (6098 sayılı TBK.’nın 50. maddesi) göre uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu hususlar nazara alınmadan eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle birleşen davada davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin davalılar yönelik tüm, diğer davalı yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 1.400,00 TL vekalet ücretinin davalı alınarak davacı … verilmesine, takdir edilen 1.400,00 TL vekalet ücretinin davacı … alınarak davalılar ve …ye verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.