Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/12843 E. 2017/4441 K. 18.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12843
KARAR NO : 2017/4441
KARAR TARİHİ : 18.09.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/10/2015 tarih ve 2008/104-2015/303 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan alt imtiyaz (franchise) sözleşmesi uyarınca davalının sözleşmenin feshinden itibaren bir yıllık süre boyunca rekabet yasağına riayet etme ve bu doğrultuda marketçilik yapmama taahhüdüne rağmen alt imtiyaz sözleşmesine konu yerde market hizmeti vermeye devam ettiğinin keşif ve bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davalının müvekkilinin tüketici kitlesinden müşteri edindiğini, davalının bu eyleminin TTK’nın 56 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilini zarara uğrattığını, itibarını zedelediğini ileri sürerek davalının eylemlerinin 1 yıl süre ile durdurulmasını, rekabet yasağına aykırı tüm davranışlardan men’ini, şimdilik 10.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 01.10.2009 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 35.856,44 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır marketçilik faaliyeti ile iştigal ettiğini, sözleşmenin feshedildiğine dair bir belgenin bulunmadığını, fesih kabul edilse dahi davacının sözleşmede belirtildiği halde kalan ürünleri geri almadığını, gıda maddelerinin satılmak zorunda kalındığını, davacı tarafından dayanılan sözleşme maddelerinin batıl olduğunu, davacının …’de bir market açmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, rekabet yasağı sözleşmelerinin franchise alan için, ilgili alanda ticaret yapmayı engellediğinden kişilerin özgürlüklerini de sınırlandıracağı, bu nedenle bunların kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olup olmadıklarının değerlendirilmesinin gerektiği, buna göre rekabet yasağı sözleşmelerinin ancak franchise alanın, franchise verenin müşterilerini tanımasından, ona ait sırlara vakıf olmasından doğan tehlikeleri bertaraf etmek için yapılabileceği, franchise alanın ekonomik geleceğini tehlikeye sokamayacağı, davalının 1975 yılından beri …’de marketçilik işi ile iştigal ettiği, fesihten sonra 1 yıl boyunca temel iştigal alanı olan marketçilik yapamamasına ilişkin sözleşme maddesinin ekonomik faaliyetini sarsacağı, bu çerçevede rekabet yasağı anlaşmasının kişilik haklarına aykırılık teşkil ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin hükmünün geçerli olmadığı, bir an için anlaşmanın geçerli kabul edilmesi halinde dahi davacının maddi ve manevi zarara uğradığını ispatlayamadığı gerekçesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, bir yıl süre ile ilgili rekabet yasağına aykırı tüm davranışlardan men’ine ve bir yıl boyunca faaliyetin durdurulmasına yönelik talebin konusu kalmadığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Ancak, davacı dava dilekçesinde 10.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiş, 01.10.2009 havale tarihli dilekçesi ile de maddi tazminat yönünden talebini 25.856,44 TL arttırarak toplam 35.856,44 TL’ye çıkartmış olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda reddedilen maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre davalı yararına nispi vekalet ücretinin takdir edilmesi gerekirken, davalı lehine 1.500 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değilse de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK 438/7. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 6 nolu bendindeki “1.500,00 TL” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “4.244,20 TL” ibaresinin eklenmesi suretiyle kararın davalı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.