Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/12078 E. 2018/7114 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12078
KARAR NO : 2018/7114
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ : … … FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … … Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/03/2015 gün ve 2012/230-2015/56 sayılı kararı onayan Daire’nin 17/06/2016 gün ve 2015/9054-2016/6752 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “…” markasını ihdas eden gerçek hak sahibi olan müvekkili şirket kurucusundan 2006/25113 sayılı “…” markasını devraldığını, müvekkilinin 2010/57187 sayılı “…”, 2011/70039 sayılı “…”, 2011/31388 sayılı “… AYDINLATMANIN MİMARI” markalarının da sahibi olduğunu, davalının ihtarnameye rağmen müvekkilinin markasına tecavüze devam ettiğini, internet sitelerine, kataloglarında, ürünlerin ve ambalajları üzerinde kullandığını ileri sürerek, markalara vaki tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, menine, müvekkiline ait markasının davalı tarafından kullanılan ürün ve materyallerin imhasına, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu edilen “…” ibaresinin philips markası ile beraber ikinci bir ibare ile kullanıldığını, birebir aynı kullanımın bulunmadığını, … ve led ibarelerinin piyasada uzun yıllardan beri kullanıldığını, led ibaresinin jenerik bir ibare olduğunu, müvekkili adına master ibaresi taşıyan pek çok tescilin bulunduğunu, davacı markasının çok zayıf bir ayırt ediciliği bulunduğunu, davaya konu davacının tescilli markalarının hiç birisinin davalıya karşı ileri sürelebilecek nitelikte bulunmadığını, “…” ibaresi üzerinde aydınlatma ürünleri açısından öncelikli kullanımın kendilerine ait olduğunu, öte yandan davacı tarafın uzunca bir süre sessiz kaldıktan sonra bu davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, sesiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, markaya tecavüzü ve tazminat taleplerinin zaman aşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, … ibaresi tek başına değil dünya çapında tanınmış marka olan … markası ile birlikte kullanıldığından tüketicilerin … LED ibaresini ürün ismi, kodu olarak algılama ihtimallerinin oldukça yüksek olduğu, … ibareli 2006 tarihli marka tescilinden önce davalı tarafından 11. sınıfta yer alan “aydınlatma cihazlarında” … ibaresinin kullanıldığı, 2009 yılında ihtarname göndermesine rağmen 3 yıl 10 ay sessiz kalan davacı tarafın, bu kadar uzun süreden sonra davalının kullanımına itiraz etmesinin MK’ nın 2. maddesinde vücut bulan dürüstlük ilkesiyle bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve her ne kadar işbu davadan önce davacı tarafından davalıya keşide ve tebliğ edilen ihtarname üzerine taraflar arasında davalının kullanımıyla ilgili görüşmelerin yapıldığı zaman diliminin, davacının sessiz kaldığı dönem olarak nitelendirilmesi yerinde olmaz ise de bu hususun yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak kullanılan sair gerekçeler karşısında sonuca etkili olmamasına göre, davacı vekilinin HUMK’nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 14,00 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.