Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/9456 E. 2015/12050 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9456
KARAR NO : 2015/12050
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2013
NUMARASI : 2012/458-2013/384

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20/09/2013 tarih ve 2012/458-2013/384 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ilama dayalı olarak icraen ödemek zorunda kaldığı bedelin İHDS gereği davalının sorumlu olduğunu, ödemeyi doğuran olayın davalının sorumlu olduğu dönemde meydana geldiğini iddia etmiş, Karacabey Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/896 E. 2008/667 K. sayılı dava dosyasında kararın 16.07.2008 tarihinde verildiğini, ilam uyarınca Bursa 10. İcra Müdürlüğü nezdinde 2008/9935 E. sayılı icra dosyası ile alacaklı tarafından icra takibi başlatıldığını ve 08.08.2008 tarihi itibariyle icra dosyasına alacak tutarı toplamı olan 2.701,20 TL’nin U. tarafından yatırıldığını, mahkeme kararının dayandığı olayın, T. ile müvekkili şirket U. arasında akdedilen 24.07.2006 tarihli İHDS öncesinde gerçekleştiğini ileri sürerek, 2.701,20 TL’nin alacaklıya yapılan ödeme tarihinden itibaren işletilecek T.C Merkez Bankası avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile beraber davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın derdest olup dava hakkında kesin hüküm bulunuğunu, Ö.. B.. tarafından U.’ın Özelleştirilmesi sürecinde ihaleye katılan şirketlere internet ortamında oluşturulan Veri Sitesinde U.’ın tüm dava ve icra dosyalarına ilişkin gerekli bilgilere yer verildiği gibi Şirket Merkezinde oluşturulan Bilgi Odasında da fiziki olarak söz konusu dava ve icra dosyalarının ihaleye katılan katılımcıların bilgisine sunulduğunu; davacı talebini İHDS’nin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 7.5 ve 10.1, 15.2, 18.3 üncü maddelerine dayandırmakta ise de, İHDS’nin 18.6. maddesinde yer alan “Şirket, (…) bu sözleşmeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere başkaca bir kamu kurum veya kuruluşundan talepte bulunulamayacağını, (…) T.’tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir taleple bulunmayacağını gayrikabili rücu ve kayıtsız şartsız olarak beyan, kabul ve taahhüt eder.” hükmü gereğince davacı Şirket’in dava konusu ettiği alacaklara ilişkin olarak hiçbir talepte bulunmayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, zaman aşımı itirazı yönünden; davanın sözleşmeye dayalı olarak açıldığı ve bu nitelikteki davaların 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğu bu haliyle sözleşme tarihi ve ödeme tarihi dikkate alındığında alacağın zaman aşımına uğramadığı, husumet itirazı yönünden ise, davalının sözleşmenin tarafı olması nedeni ile kabul edilemeyeceği, davalının derdestlik ve kesin hüküm itirazlarının ise bu konuda mahkemeye sunulan herhangi bir delil sunulmadığı veya gerekçe ileri sürülmediğinden reddinin gerektiği, ayrıca sorumluluğu doğuran olayın İHDS öncesinde doğduğu, davanın ise İHDS sonrasında açıldığı davalı HSS ve ihale şartnamesi hükümleri nedeni ile sorumlu olmadığını savunmuş ise de HSS’nin 9.4.m.ve ihale şartnamesinin 24/f.m. hükmü gözetildiğinde İHDS hükümlerinin saklı tutulduğu bu itibarla; davacının davayı davalıya ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle, ilamla hükmedilen asıl alacak, yargılama gideri ve vekalet ücreti toplamı olan 2.198,14 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu tutar üzerinden temerrüdün dava ile gerçekleştiği ve tarafların tacir oldukları kanaati ile dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 112,60 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.