Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/9228 E. 2016/5216 K. 09.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9228
KARAR NO : 2016/5216
KARAR TARİHİ : 09.05.2016

MAHKEMESİ : ….. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2014
NUMARASI : 2013/153-2014/291

Taraflar arasında görülen davada …… Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/12/2014 tarih ve 2013/153-2014/291 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada karar, davacı vekili, birleşen davada ise, davalı …. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … …. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, müvekkilinin 2006 yılından beri gayrimenkul değerleme sektöründe faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanının kısaltması olarak “….” ibaresini kullandığı gibi, bu ibare ile tanındığı ve bilindiğini, davalının 04.11.2010 tarihli ve 2010/70479 numaralı marka tescil başvurusu ile “…….” ibareli markanın tescilini talep ettiğini, 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesine dayanılarak itiraz ettiklerini ancak itirazın hukuka aykırı olarak reddedildiğini ileri sürerek, 11.04.2013 tarihli 2013-M-1193 sayılı …. kararının iptaline 2010/70479 sayılı ve “……” ibareli marka başvurusunun reddine, marka tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükmün ilanına karar verilmesini; birleşen davada ise, müvekkilinin “…….” ibareli 35, 36 ve 42. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2011/53730 sayılı başvurunun dava dışı şirkete ait 2010/70479 sayılı marka tescil başvurusu mesnet alınarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca reddedildiğini, oysa müvekkilinin, …. tarafından resen redde dayanak alınan markanın tesciline itiraz ettiği gibi, anılan marka ile tescilini talep ettikleri başvurunun, KHK’nın 7/1-b hükmü anlamında benzer olmadığını ileri sürerek, başvurularının reddine ilişkin 2013-M-2404 sayılı YİDK kararının iptaline, başvurunun kabulü ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı ….. vekili, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunmalar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 hükmüne dayalı fiili kullanımlarından birisi olarak ifade edilen ticaret unvanında “…..” kısaltması yer almadığı gibi ticaret unvanında ayırt edici ilave olarak ortaya çıkan “….” sözcüğünün ya da ticaret unvanındaki ayırt edici unsur ve çekirdek unsurunu oluşturan kelimelerin kısaltmasının yer almadığı, esasen bu kısaltmanın da “…..” biçiminde ortaya çıkacağı, ne var ki, davacının ticaret unvanına ilişkin kullanımlarında böyle bir rumuza, logo ya da kısaltmaya hiç bir şekilde yer verilmediği, diğer taraftan davacının KHK’nın 8/3 hükmü anlamında fiili kullanımlarına ilişkin sunduğu delillerden “…..” Türkiye internet sayfasında herhangi bir tarihin yer almadığı, bu nedenle dikkate alınamayacağı başvuru tarihinden önceki delillerle sınırlı inceleme yapılması gerektiği, bu anlamda Haziran 2010 tarihli aylık “….” dergisinde davacının “…. ve ….” rumuzuyla yer aldığı, bunun dışında başvuru tarihinden önceki belgelerde herhangi bir “….” kısaltmasının ya da rumuzunun bulunmadığı, bu kapsamda 2010 Mart otel piyasası A…… ibareli yayında, faturalarda, kurumlar vergisi beyannamesinde, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu yazısı ve Ticaret Odası firma bilgileri ile çekişmeli “….” harflerinin yer almadığı, her ne kadar davacı 08.12.2009 tarihinde “……” alan adını almış ise de, bu alan adının fiilen kullanım yoluyla ilgili çevrede asgari düzeyde bir bilinirlik sağlandığı yolunda alan adının ve içeriğindeki “…..” ibareli kullanımların kanıtlanamadığı, esasen başvurudan önce alan adı tescili gerçekleşmiş ise de bu tescilin kullanılmadığı sürece tek başına KHK 8/3 hükmü anlamında bir hak bahşetmeyeceği, yine, delillerin dökümünde belirtildiği üzere, Haziran 2010 tarihli “…..” adlı dergide yer verilen tek bir kullanımın da işaret üzerinde fiili kullanım sonucu davacının hak sahibi olması bakımından tümüyle yetersiz kaldığı, bu çerçevede davacının gerek 556 sayılı KHK’nın 8/3 hükmü anlamında, gerekse ticaret unvanının kısaltılmasına dayalı gerçek anlamda “…..” ibaresinin kullanımı da karşılık gelmeyen KHK’nın 8/5 hükmü çerçevesinde değerlendirilebilecek iddialarının kanıtlanamadığı, bu nedenle asıl davada iptali istenen YİDK kararında bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine; birleşen davada ise, davaya konu başvuru ile redde mesnet marka arasında bir benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile … ….. 2013-M-2404 sayılı kararının iptaline, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Asıl davada karar, davacı vekili; birleşen davada ise, davalı ….. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada karar, davacı vekili, birleşen davada ise, davalı …. vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada karar, davacı vekili, birleşen davada ise, davalı ….. vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı ve davalı ….’den ayrı ayrı alınmasına, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.