Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/92 E. 2015/8557 K. 19.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/92
KARAR NO : 2015/8557
KARAR TARİHİ : 19.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2013
NUMARASI : 2012/256-2013/306

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.12.2013 tarih ve 2012/256-2013/306 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından R. Çelik San. A.Ş.’ne el konulduktan sonra, denetçi raporlarından anlaşılacağı üzere şirketin muhasebe kayıtlarında görülmekle birlikte fiilen mevcut olmayan 149.42 TL’lik kasa açığının ortaya çıktığını, yine Şişli Sulh Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu tedbir kararlarına aykırı olarak grup şirketlerine güvencesiz olarak müteaddit defalar para aktarımı yapıldığını ve bunların büyük bir kısmının tahsil edilemediğinin saptandığını, işlemin yapıldığı tarihlerde görevli yönetim kurulu ve denetim kurulunun sorumlu olduğunu, 10.01.2007 tarihli genel kurulda sorumlular hakkında dava açılmasına karar verilip, denetim kuruluna yetki verildiğini ileri sürerek fazlaya ait dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, talep sonucunu 94.095,98 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılar ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Y.. T..’in 25.06.2003 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak tayin edildiği ve bununla ilgili ilanların yapıldığı, ancak davacı şirketin 10.01.2007 tarihinde yapılan ilk Genel Kurulunun tasvibine sunulmadığı, bu nedenle yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluğuna hükmedilemeyeceği, davalı denetçilerin TMSF tarafından 13.02.2004 tarihinde davacı şirkete el konularak denetçilik görevinden azledilmiş olmaları sebebiyle zararlandırıcı işlemlerden dolayı Genel Kurulu bilgilendirme görevlerini yerine getirmelerine maddeten imkan kalmadığı, bu nedenle davalı denetçiler O.. E.. ve S.. Ö..’ın sorumluluğuna hükmedilmesini gerektirecek bir delil bulunmadığı, şirket aktifini teşkil eden 93.946,56 TL’nin o tarihte yönetim kurulu üyesi olan davalıların bilgisi ve imzaları ile sebepsiz bir şekilde aynı
gruba mensup başka şirketlere aktarılmasının şirketi zarara uğratıcı işlem olduğu, bu paraların diğer gurup şirketlerden geriye tahsil olanağının bulunmadığı, davalı yönetim kurulu üyelerinin bu olayda kusurları bulunmadığına dair delillerini ortaya koyamadıkları, transfer edilen paralarla ilgili denetçiler ve Y.. T.. dışındaki davalıların sorumlu oldukları, kasa sayımının şirkete el konulduğunda derhal ve usulüne uygun yapılmadığından 149,42 TL ‘lik kasa açığına davalıların sebebiyet verdiğine dair illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle, davalılar O.. E.., S.. Ö.. ve Y.. T.. aleyhindeki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 2.000,00 TL için 26.09.2003 tarihinden, 91.946,56 TL için 30.09.2006 tarihinden itibaren işletilecek değişen oranlarda avans faizleri ile birlikte anılan davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davacı şirketin önceki dönemlerde yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalıların, görevleri sırasında zarara neden oldukları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı Y.. T..’in yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyesi olarak tayin edildiği, ancak davacı şirketin 10.01.2007 tarihinde yapılan ilk genel kurulunun tasvibine sunulmadığı, bu nedenle yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluğuna hükmedilemeyeceği gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar işlem tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 315. maddesi gereğince yönetim kurulunun, yönetim kurulu üyesi tayinine ilişkin kararının ilk yapılacak şirket genel kurulunun tasvibine sunulması gerekir ise de, dava konusu olayda olduğu gibi bu koşul yerine getirilmeden göreve başlanması ve bu şekilde şirketin zarara uğratılması halinde davalı yöneticinin böyle bir savunma getirmesi MK’nın 2’nci maddesine aykırı olduğu gibi, bu yönde bir savunma olmamasına rağmen açıklanan bu hususun davalı Y.. T.. yönünden davanın reddine gerekçe yapılması da doğru değildir. Bu durumda mahkemece davalı Y.. T..’in 6762 sayılı TTK’nın 336 ve devamı maddeleri uyarınca sorumlu olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, 19.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.