Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/8850 E. 2015/11704 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8850
KARAR NO : 2015/11704
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : VAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 24/06/2014
NUMARASI : 2013/185-2014/354

Taraflar arasında görülen davada Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.06.2014 tarih ve 2013/185-2014/354 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait işyerinin ve içindeki ürünlerin 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde Van İlinde meydana gelen depremlerde zarar gördüğünü, müvekkilinin daha önceleri çeşitli tarihlerde anılan işyerini ipotek etmek suretiyle davalı bankadan kredi kullandığını, bu kredi sözleşmelerine bağlı olarak davalı tarafından E. Sigorta şirketi nezdinde 12.08.2010-12.08.2011 tarihleri için ticari risk sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçelerin süresinin bitmesine rağmen davalının müvekkilini bilgilendirmediğini, aktedilen kredi sözleşmeleri hükümleri ve taraflar arasında 6 yılı aşkın bankacılık ve kredi ilişkisi süresince teamül hale gelen sigortalama ve sigortanın yenilenmesi yükümlülüğüne aykırı olarak davalı bankanın bu ticari risk sigortasını yenilemediği, müvekkilinin de kredi ilişkisinin devam ettiğini ve bankanın sürekli yaptığı gibi sigorta yenileme yetkisini kullandığını düşündüğünden poliçeleri yenilemediği için zararını ticari risk sigortaları kapsamında tazmin edemediğini ileri sürerek 400.000,00 TL civarındaki zararından şimdilik 1.000,00 TL’sinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kredi sözleşmesinde müvekkilinin sigorta yapılması veya yenilenmesi hususunda bir yükümünün ya da teamül haline gelmiş bir uygulamanın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taşınmaz için kredi kullandırılan G. Bankası A.Ş.’nin söz konusu rizikodan sorumlu olabilmesi için bu hususta açık bir yasa veya sözleşme hükmünün bulunması gerektiği, kredi sözleşmesinde G.Bankası A.Ş.’nin söz konusu rizikoyu üstlendiğine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmediği, Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortaları Uygulama Esasları Yönetmeliğinin 5/2 maddesinin kredi kuruluşu için öngördüğü bildirim yükümlülüğünün yasal bir zorunluluğu ifade etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, sigorta poliçesini yenileme yükümlülüğünün yerine getirilmediği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği uyarınca davalının bildirim yükümlülüğünün yasal bir zorunluluk ifade etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalının acente olarak aracılık ettiği sigorta sözleşmesinin bireysel kredi değil Ticari Risk Sigorta Poliçesi olduğu nazara alındığında, somut olayda Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin uygulanması mümkün değildir. Ayrıca, dava dilekçesinde hasım olarak Türkiye G. Bankası A.Ş. gösterildiği halde mahkemece Van Şubesi’nin tüzel kişiliğinin bulunmadığı, dava ehliyeti bulunmayan şubeye yöneltilen istemin dinlenemeyeceği yönündeki gerekçe de yerinde bulunmamaktadır. Ancak, aracılık edilen poliçenin 12.08.2010 ila 12.08.2011 tarihleri için düzenlenmesi ve davacının her yıl yenilenen bir sigorta ilişkisi bulunduğunu da iddia etmemesi karşısında, davalı bankanın sigorta akdinin yenileneceği ve bunun da davalı tarafından yerine getirileceği konusunda müşterisine güven verdiğinin kabul edilemeyecek olması ve yine aktedilen kredi sözleşmesinin 40.1 maddesinde “Banka, ….. süresi biten sigortaları, masraf ve gider vergisi dahil müşteriye ait olmak üzere yenilemeye yetkilidir. Ancak bu husus banka için zorunluluk teşkil etmeyecek, mesuliyet yüklemeyecektir” hükmü karşısında, somut uyuşmazlıkta davalının sorumluluğuna gidilemeyecektir. Bu nedenle, mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan 6100 Sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 Sayılı HUMK’un 438. maddesinin son fıkrası uyarınca kararın gerekçesi düzeltilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile HUMK’un 438/son maddesi uyarınca kararın gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.