Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/8688 E. 2015/9744 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8688
KARAR NO : 2015/9744
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : BOZÜYÜK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2013
NUMARASI : 2013/254-2013/354

Taraflar arasında görülen davada Bozüyük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.10.2013 tarih ve 2013/254-2013/354 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “L.” ibaresini ticaret unvanının asıl unsuru olarak 1998 yılında İstanbul Ticaret Odasına kaydettirdiğini, yine TPE 2002/06985 sayılı “L.” ve 2003/23730 “L.+şekil” markalarını tescil ettirdiğini, davalının ise 2002 tarihinden beri duş için küvetler, kabinler ve banyo ekipmanları ürettiğini, bu ürünlerinde L. markasını kullandığını, davalının L. ibaresini 35. sınıfta tescilini tek başına elinde bulundurduğunu, ancak birbirinden tamamen farklı sektörlerde hizmet veren tarafların mal veya mal gurubu belirterek aynı marka ile 35. sınıfta tescil yapabileceklerine dair 01/01/2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni tebliğname uyarınca da davacının buna hakkının bulunduğunu, davalının 5 yıldır bu sınıfta markasını kullanmadığını, davalıya ait tescilli L. markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, hükümsüzlük talebinin markanın tümü yönünden kabul görmemesi halinde markanın bu sınıfta kullanılmadığından 35. sınıf tescili bakımından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının L. markasını 27/07/2000 tarihinde tescil ettirdiği, 27/07/2010 tarihinde yenilettirdiği, cevap dilekçesine ekli sevk irsaliyeleri, envanter raporları, faturalar,kataloglar gibi belgelerden markayı içeren ürünlerin ticaretini son 5 yıldır yapmaya devam ettiği, davacı tarafın aksi yöndeki iddiasını herhangi bir delil ibraz ederek kanıtlayamadığı, dolayısıyla davalının markayı 5 yıldır kesintisiz kullanmamasının söz konusu olmadığı gerekçesi ile davacı tarafın KHK 14. maddesi kapsamındaki esasa yönelik iddiasının reddine, davacı taraf davalının markayı kesintisiz kullanmamasından dolayı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmemesi halinde 35. sınıf tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemekte ise de, davacının Türk Patent Enstitüsü’ne 35. sınıf tescil yaptırmak hususunda başvuruda bulunduğu ya da başvurduğu halde talebin Türk Patent Enstitüsü’nün ilgili kurullarından reddedildiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı, davacının 35. sınıf tescil istiyor ise önce Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruda bulunması gerektiği, talebi bu kurumdan reddedilir ise, 556 sayılı KHK 47 ve devamı maddelerine göre işlem yapması gerektiği belirtilerek bu talebinin de reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, 556 sayılı KHK hükümleri gereğince açılmış marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davanın 556 sayılı KHK’nın 63 ve 71. maddeleri uyarınca Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı gereğince, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan davalar bakımından Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan ve Adli Yargı Adalet Komisyonu’nun bulunduğu merkezde yer alan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde tek Asliye Hukuk Mahkemesi varsa o mahkeme, iki asliye hukuk mahkemesi varsa 1 numaralı ve 2’den fazla asliye hukuk mahkemesi varsa 3 numaralı asliye hukuk mahkemesi ihtisas mahkemesi sıfatıyla görevlidir. Bu durumda anılan HSYK kararı uyarınca Bozüyük İlçesi’nin bağlı bulunduğu Bilecik Adli Yargı Adalet Komisyonu’nda bulunan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin iki tane olması halinde 1 numaralı olan mahkemenin, ikiden fazla Asliye Hukuk Mahkemesi bulunması halinde ise 3 numaralı mahkemenin fikri ve sınai haklara ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilmiş ihtisas mahkemesi olması nedeniyle uyuşmazlığın açıklanan şekilde belirlenecek ihtisas mahkemesi olarak görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi için dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu hususun gözden kaçırılarak yargılamaya devam olunması ve uyuşmazlığın esasına girilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın görev yönünden re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.