Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/7672 E. 2016/1983 K. 24.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7672
KARAR NO : 2016/1983
KARAR TARİHİ : 24.02.2016

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/10/2014 tarih ve 2014/78-2014/198 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 2011/17910 no’lu, “…” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin, adına tescilli muhtelif sayıdaki, tanınmış, “…” esas unsurlu markalarla ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu, karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalı başvurusunun tescilinin müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlama amacı taşıdığından haksız rekabete neden olacağı gerekçesiyle itiraz ettiğini ancak, itirazın reddedildiğini ileri sürerek, … YDİK’in 2013-M-7836 sayılı kararının iptali ile tescili halinde markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, YDİK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, gerek markalar gerekse de kapsamlarındaki mal ve hizmetler yönünden benzerlik bulunmadığından karıştırma ihtimalinin de söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki mallarla, davacının itirazına dayanak markalarının kapsamındaki özellikle, tanınmışlığı kabul edilen bankacılık, finans, kredi kartları hizmetleri bakımından herhangi bir benzerlik olmadığı, davacı markalarının bankacılık, finans, kredi kartları hizmetlerinde anılan hizmetlerin niteliği de dikkate alındığında yüksek seviyede bir ayırt ediciliği ve hatta 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmü anlamında tanınmış olduğu ancak, “garanti” sözcüğünün, bankacılık ve finans sektöründe, bu sektörün özellikleri de dikkate alındığında kullanımla markasal ayırt ediciliğinin yükseldiği ve davacıya bağlandığı doğru ise de, kelimenin doğası gereği tanımlayıcı özelliği dolayısıyla farklı sektörlerde, ortalama tüketici nezdinde kullanıldığı her marka ya da ambalajda davacı marka ve işletmelerini hatırlatması, tüketicinin işletmeler arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b m. anlamında bağlantı kurması dolayısıyla karıştırılma ihtimali olmadığı gibi, KHK’nın 8/4 m. anlamında başvurunun tescil
kapsamında yer alan 25. sınıftaki mallarda kullanılması halinde davacının bankacılık ve finans sektöründe tanınmışlığı kabul gören markalarının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, ayırt ediciliğinin zedelenmesi ve itibarına zarar verilmesi ihtimallerinin de söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkemenin, davacının 25. sınıfta tescilli markası bulunmadığı yönündeki gerekçesi yerinde değil ise de, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, aralarında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas oluşturacak bir benzerlik bulunmaması ve aynı KHK’nın 8/4 maddesi şartlarının gerçekleşmemiş olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 24/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.