Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/7524 E. 2015/13629 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7524
KARAR NO : 2015/13629
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

MAHKEMESİ : … … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2014
NUMARASI : 2013/262-2014/465

Taraflar arasında görülen davada … .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30.10.2014 tarih ve 2013/262-2014/465 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15.12.2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. …. …. ile davalı vekili Av. … … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların kardeş olduklarını, aralarında eskiye dayanan iş ilişkisini sona erdirmek için 22.06.2004 tarihli bir protokol düzenlediklerini, buna göre tapusu davalı üzerinde kalıp aslında davacıya ait olan Sivas İli Kayserikapı Mahallesi İsmetpaşa Caddesi’nde bulunan 2118 Ada 4 Parseldeki 2, 5, 6, 8, 18 ve 19 no’lu bağımsız bölümlere karşılık davalının 92.500 TL ve 192.500 USD değerinde borçlu olduğunu, davalı tarafından bu konuda açılan menfi tespit davasının reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, müvekkili tarafından açılan alacağın tahsili, kabul edilmezse tapu iptali ve tescil davasının ise müvekkili lehine sonuçlandığını ve bu kararın da kesinleştiğini, eldeki davada dava konusunun daha önce açılan davaların konusu ve dayanağı ile aynı olduğunu, dayanak protokoldeki davalı imzasının … .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/33 Esas sayılı dosyasının 08/05/2007 tarihli duruşmasında kabul edildiğini, bu yazılı belgenin aksine hiçbir belgenin ibraz edilemediğini, protokole göre davalının, davacıya ait olduğunu kabul ettiği ve kendi üzerinde kalan tapulara karşılık olarak gösterilen bedelleri ödemesi gerektiğini ileri sürerek, 192.500 USD’nin kur karşılığı olan 365.750 TL’nin 10/01/2005 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, bu talebin kabul edilmemesi halinde söz konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosyaya sunulan delillere dayanılarak, davacı yanca davaya dayanak yapılan 22/04/2006 tarihli protokol başlıklı adi yazılı belgenin, aynı taraflar arasında görülen ve kesinleşen başka davalarda tartışılıp değerlendirildiği, davalı tarafın davacıya borçlu bulunmadığına yönelik savunmasını aynı mahiyetteki yazılı bir delil ile ispatlayamadığı, davacı davasının sübut bulduğu, terditli taleplerden alacak talebinin öncelikli talep olarak kabul edildiğinden, tapu iptali ve tescil talebi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 365.750 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tapu iptali ve tescil talebi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkemece dava konusu protokol üzerinde bulunan imza, yazı ve rakamlar arasında yaş farkının bulunup bulunmadığı konusunda görüşüne başvurulan ve Prof. … … tarafından düzenlenen 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda açıkça, davalı … …’e ait imza ile bu imza dışındaki metnin farklı tarihlerde oluşturulduğuna dair delillerin bulunduğunun, ancak her iki yazının yaklaşık on yıl eski olması ve uzun erimli yaş tayini yöntemlerinin yaş farkını vermedeki hata sınırlarına girmesi nedeniyle, sorulan yaş farkına ilişkin kesin bir delilin sunulamadığının bildirilmiş olmasına göre, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili, bu talebin kabul edilmemesi halinde tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
Davacı vekilince her ne kadar sadece taraflarca imzalanmış 22.06.2004 tarihli protokole dayanılmışsa da, anılan protokolde, davalı adına tapuda tescilli gayrimenkuller ile davacının ilişkisini kesmesi için iki adet senedin düzenlendiği bildirilmiş ve (92.500) TL ve (192.500) TL bedelli iki adet senedin hem keşide hem de vade tarihleri açıkça belirtilmiştir. Davacının hem bu protokole hem de (92.500) TL bedelli senede dayalı olarak açtığı alacağın tahsili davasında ise (92.500) TL’nin vade tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, anılan karar Dairemizce de onanarak kesinleşmiştir. Eldeki davada da davacı tarafça (192.500) TL’nin 01.01.2005 vade tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsili istenmektedir.
Davacı vekili tarafından işbu davada (192.500) TL bedelli senede dayanılmasa da, 22.06.2004 tarihli protokole göre 22.06.2004 keşide, 01.01.2005 vade tarihli ve (192.500) TL bedelli bir senedin düzenlendiği sabittir. Islandığı için okunaksız olsa da davacı vekilince bu senedin aslı mahkemeye sunulmuştur. Hem anılan protokolde keşide ve vade tarihleri ile meblağı belirtilmek suretiyle bu senetten bahsedilmesi hem anılan senet aslının dosyaya sunulması hem de aynı protokole ve (92.500) TL bedelli diğer senede dayalı davada hükmedilen alacağa, vade tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması hususları birlikte nazara alındığında, davacının işbu davada da protokolde belirtilen vade tarihinden itibaren ticari faiz talep edebileceğinin kabulü gerekir.
Bu durum karşısında mahkemece, davacı yararına hükmedilen alacağa vade tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerekirken, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi doğru değilse de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi, yargılamanın yeniden icrasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının 1. bendinin 1. satırında yer alan “dava tarihinden itibaren yasal” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “01.01.2005 tarihinden itibaren avans” ibaresinin eklenmesine, yerel mahkeme kararının HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 18.737,88 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.