Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/7169 E. 2016/2681 K. 10.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7169
KARAR NO : 2016/2681
KARAR TARİHİ : 10.03.2016

MAHKEMESİ : …. . ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2012/501-2013/675

Taraflar arasında görülen davada …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/12/2013 gün ve 2012/501-2013/675 sayılı kararı bozan Daire’nin 10/02/2015 gün ve 2014/4099-2015/1628 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, .-…. ibaresinin 1985 yılından beri müvekkili tarafından ticaret unvanı olarak kullanıldığını, aynı ibarenin 1986 yılında marka olarak tescil edildiğini, davalının müvekkiline ait marka ve ticaret unvanı ile iltibas oluşturacak şekilde ticaret unvanında .-…. ibaresini kullandığını, bu durumum müvekkiline ait ticaret unvanı ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, davalının marka hakkına tecavüzünün men’i ile unvanında yer alan .-…. ibaresinin terkinini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, davalıya ait .-…. ibareli markanın müvekkiline ait aynı ibareli marka ile iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğunu, anılan ibare üzerinde öncelik hakkının müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli 2007/11579 sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının adına tescilli marka ile üretim yapmadığını, müvekkiline ait markanın sınıfları ile davacı markanın sınıflarının farklı olduğunu, davacının müvekkiline ait ticaret unvanının kullanıldığını uzun süredir bildiği halde sessiz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıya ait ticari işletme ile davalı şirketin aynı faaliyet alanına sahip oldukları, davalı şirkete ait ticaret unvanında yer alan .-…. ibaresinin davacıya ait marka ve ticaret unvanı ile iltibasa neden olacağı, anılan ibare üzerinde davacının öncelik hakkına sahip olduğu, unvan terkini isteminin davalı şirketin kurulmasından itibaren 3,5 yıl sonra açıldığı, bu nedenle uzun süreli sessiz kalmanın sözkonusu olmadığı, davalının .-…. ibaresini tescilli kullanmış olması nedeniyle markaya tecavüz ve haksız rekabetin oluşmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “.-….” ibaresinin terkinine, birleşen davada ise .-…. ibaresinin 1986 yılında davacı adına marka olarak tescil edildiği, aynı ibarenin 2011 yılında davalı şirket adına da 6,7,9,12,17,35 ve 42. sınıflarda tescil edildiği, 35. sınıf dışında yer alan ürünler yönünden markaların 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğu gibi, davalı şirketin davacının müşterilerine gönderdiği bir kısım yazılarda davacı işletmenin limited şirkete dönüştüğü, bu nedenle siparişlerin ve ödemelerin kendileri adına yapılmasına yönelik taleplerin gözönüne alınmasında davalı tarafın davacının müşterilerini yanıltmaya çalıştığı ve davacı gibi hareket etme eğiliminde olduğu, bu nedenle davalının davacıya ait markanın aynısını tescil ettirmede kötüniyetli olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2011/11579 sayılı “.-…. ” ibareli markanın tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 10/02/2015 tarihli kararı ile birleşen dava onanmış, asıl dava bozulmuştur.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 3,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK’nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 265,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 10/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.