Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/6623 E. 2015/8697 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6623
KARAR NO : 2015/8697
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2012
NUMARASI : 2006/875-2012/113

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/06/2012 tarih ve 2006/875-2012/113 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı S.. Ş.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; S.. A..nin 26.05.2006 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 2002,2003 ve 2004 faaliyetlerinin incelendiğini ve yönetim kurulu üyeleri K.. U..,Y.. U.. ve B.. U.. ile denetim kurul üyeleri, R. Ü., S.. Ş.., F.. C.. hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, bu kişilerin eylem ve işlemlerinden şirketin zarar gördüğünü ve bu zarardan dolayı şimdilik fazlaya haklar saklı kalarak 10.000 TL lık zararın meydana geldiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş; 13.03.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 467.402,43 TL daha arttırmış ve toplam 477.402,23 TL ortaklık zararının davalılardan tahsili talep etmiştir.
Davalı F.. C..; U. Gurubuna ait şirketlerde hizmet akdi ile çalışan bir kişi olduğunu, denetçi olarak U. Gurubunun şirket yöneticileri tarafından atandığında kendisinin buna itiraz hakkının dahi bulunmadığını, çünkü kendisinin işten atılma korkmusu taşıdığını, kaldı ki dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı R. Ü. vekili; zaman aşımı süresinin TTK.nun 309/4. maddesi gereğince doğduğunu, denetçilik görevinin 13.09.2001 tarihinde sona erdiğini, yerine Filiz’in denetçi olarak atandığını ve kendisinin denetçi olduğu dönemin 01.01.2001 30.09.2001 dönemi olduğunu, bu dönemden dolayı da ibra edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar, Kemal, Yavuz, B.. U.. ve S.. Ş..’in usulünce yapılan tebligata rağmen yazılı bir savunmalarına rastlanmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma, blirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı Rabia’nın şirkette denetçi olarak yer alması ve 2001 yılında bu görevden istifa etmesi ve davacı tarafın bu yıla ait bir zarar kalemini de istememesi nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine; dava dışı B. San Beton ve Çimento San.e 10.05.2001 tarihinde ödünç olarak gönderildiği ve tahsil edilemediği iddia edilen 101.000 TLnin davanın açılış tarihi 28.12.2006 tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu; dava dışı S. Elektrik San A.Ş.ye aktarılan 800TL zarar kaleminin ise davacı tarafından ispat edilemediği; 602.43 TL kasa açığı zararına ilişkin olarak bu zarar kaleminin hangi yıl doğduğu, kasa açığının hangi yıl oluştuğuna dair hiçbir somut ve yasal delilin dosyaya sunulmadığı; ancak zarar kalemlerinden olan 375.000 TLlık sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden dolayı gerek yönetim kurulu üyeleri K.. U.., Y.. U.. ve B.. U..’ın TTK:nun 336/5 ve 341. maddeler gereğince açılan bu sorumluluk davasında mesul oldukları ve davalılar Filiz ve Serhat’ın da denetim kurulu üyesi olarak TTK.nun 353 ve 354. maddelere göre denetçilerin bilançonun ve hesapların denetiminden sorumlu oldukları ve bu görevlerini yerine getirmedikleri için bu miktardan doğan zararların denetçi sıfatıyla sorumlu olduğu gerekçesiyle davalılardan Rabia Ü. K. aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile 375.000 TL nın davalılardan (R. Ü. dışındakiler) alınarak davacı tarafa verilmesine, bu miktarın 10.000 TLsine dava tarihinden itibaren, 365.000 TL sine ıslah tarihi olan 13.03.2008 tarihinden itibaren değişen oranlardaki avans faizinin uygulanmasına, fazla talebin reddine karar veirlmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı S.. Ş.. temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalılardan R.. K.. denetçilik görevinin 30.09.2001 tarihinde son bulmuş olmasına ve hakkında açılan sorumluluk davasında TTK’nın 309. maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi uyarınca davalı eski yöneticiler ve denetçiler tarafından şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
Mahkemece davacının 375.000,00TLlik ödenmeyen apel borcundan davalıların sorumlu olduğu, B. San.a 2001 yılında ödünç olarak aktarılan ve tahsil edilemeyen 101.000,00TL alacağın zamanaşımına uğradığı, diğer zarar kalemlerinden sorumluluğun ise ispata muhtaç olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı şirketin kuruluş aşamasında ödenen bir kısım sermayesinin 113.000,00TLsinin 10.05.2001 tarihinde B. San.a ödünç olarak aktarıldığı, TMSF tarafından şirkete el konulduğu 14.02.2004 tarihine kadar verilen ödüncün ancak bir kısmının geri ödendiği, geri ödenmeyen 101.000,00TLnin davacı şirketin zararı niteliğinde olduğunu ileri sürerek, ödüncün verildiği 2001 yılındaki yönetici ve denetçilerin bu zarardan sorumlu olduğunu ileri sürmüş; mahkemece de ödüncün verildiği tarih esas alınarak, 28.12.2006 dava tarihi itibariyle TTK’nın 309. maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımın dolduğu gerekçesiyle bu zarar kalemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nın 309. maddesine göre; Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur. Davacı TMSF’nin bu zarar kalemine ilişkin talebi şirketin sermayesinin ödünç ilişkisi kapsamında B, San.a aktarıldığı ancak tahsil edilemediği bu nedenle şirketin zararına sebebiyet verildiği iddiasına dayalı olup, bu durumda, zarar doğurucu eylem, şirket yöneticilerinin şirket alacağını takip etmemeleri ve yine şirket denetçilerinin de tahsil edilmeyen alacak için yöneticilerin dikkati çekip gerekli işlemlerin yapılması hususunda sorumluluklarını yerine getirmemeleri şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu durumda yönetici ve denetçilerin zarara sebebiyet veren eylemlerinin görevde kaldıkları sürece devamlılık arz ettiği ve sorumluluklarının da görevlerinin sona erdiği tarihe kadar devam edeceğinin kabulü ile işbu alacak kalemi için açılan sorumluluk davasında zamanaşımı süresinin ödüncün verildiği tarih itibariyle değil de davalıların görevlerinin son bulduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı gözetilmeksizin, yazılı gerekçeyle davacının bu yöne ilişkin talebinin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Öte yandan davacının zararın tamamı için zarar tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabileceği gözetilmeksizin, faize dava ve ıslah tarihinden itibaren hükmolunması da doğru olmamış, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.
4- Davalılardan S.. Ş..’in temyiz itirazlarına gelince; mümeyyiz davalı, şirketin apel alacaklarının anasözleşmede belirtildiği üzere 30.06.2003 tarihinde kendiliğinden muaccel olacağı, düzenlenecek yıl sonu denetim raporunda bu hususa dikkat çekilebileceği, ancak 14.02.2004 tarihinde şirkete TMSF tarafından el konulduğu, apel borcunun muacceliyet tarihi ile şirkete el konulması tarihi arasında geçen kısa sürede raporun hazırlanamadığı, şirkete el konulduktan sonra da görevlerine son verildiği için rapor hazırlamalarının mümkün olmadığı, kendisine sorumluluk yüklenemeyeceği şeklinde ciddi itirazlarda bulunmuş, ancak davalının itirazlarında yer alan bu hususlar mahkemece yargılama esnasında değerlendirilip incelenmemiştir. Davalının belirtilen ciddi itirazının incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğinden, hükmün S.. Ş.. yönünden eksik inceleme nedeniyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerl davacı TMSF vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA; (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı S.. Ş..’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.