Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/6507 E. 2015/8582 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6507
KARAR NO : 2015/8582
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2014
NUMARASI : 2014/259-2014/438

Taraflar arasında görülen davada Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09/09/2014 tarih ve 2014/259-2014/438 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin A.’da çalıştığı dönemlere ilişkin birikmiş sigorta primlerinin A. Sigorta Kurumu tarafından TCMB’na havale edildiğini, TCMB’nin K Şubesi’ne, anılan şubenin de 09.04.1982 tarihinde davalının Y. Şubesi’ne devrettiğini, 8.523,10 DM tutarındaki bu primlerin defalarca müracaata rağmen bildirilmediğini ve ödenmediğini ileri sürerek 8.523,10 DM karşılığı 10.050 TL’nin 09.04.1982 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin belgeleri 10 yıl saklamakla yükümlü olduğunu, davacının elindeki 30 yıl önceye dayalı belge ile iddiasını ispatlayamadığını, dava konusu prim havalesinin davacının adresine gönderildiğini ve kocası D. D. imzasına tebliğ edildiğini, dolasıyla söz konusu havaleden davacının haberdar olduğunu, paranın M. Bankası’na devredildiğine ilişkin belgeye rastlanmadığını, bu nedenle davacıya ödenmiş olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin tüm dekontları ilelebet muhafaza zorunluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, Bankacılık Kanununun 62. maddesi hükmündeki düzenleme ve davacının en son başvuru tarihi gözetildiğinde davanın zamanaşımına uğramadığı, A. Sigorta Kurumu’nun 08.02.1982 tarihinde davacının birikmiş sigorta primleri toplamı olan 8.523,10 Alman Markını Türkiye Cumhuriyeti M. Bankası’na havale yoluyla gönderdiği, M. Bankası’nca da daha sonra davacıya yapılacak bu prim iadesini önce M. Bankası K. Şubesi’ne gönderildiği ve oradan da 09.04.1982 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Z.Bankası Y. Şubesi’ne aktarıldığı, paranın davacıya ödendiğine dair davalı tarafça herhangi bir delil ve belge sunulamadığı, evrak saklama süresinin 10 yıl olması nedeniyle belgelerin imha edildiği ve bu nedenle söz konusu havaleye ilişkin herhangi bir kayda ulaşılamadığının belirtildiği, dava konusu havalenin davacıya ödenmek üzere davalı Banka şubesine gönderildiğinin sabit olduğu, bu paranın davacıya ödendiğinin de ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, 10.050,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, Ayrıca 8.523,10 Mark için 09.04.1982 tarihinden dava tarihi 22.02.2012 tarihine kadar devlet bankalarının Alman Markı için uyguladığı 1 yıllık en yüksek faiz yürütülmesine, yürütülen faizin tahsil tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL cinsinden davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda yazılı şekilde davanın kabulüne ve ayrıca 8.523,10 DM için 09.04.1982 tarihinden dava tarihine kadar Devlet bankalarının uyguladığı en yüksek mevduat faizi üzerinden faiz yürütülmesine karar verilmişse de, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, banka hesabındaki mevduatın hak sahibine ödenmediği durumlarda, mevduatın bankadan talep edildiği tarihe kadar ilgili mevduat cinsine ilişkin davalı bankaca uygulanan faiz oranı üzerinden, bankanın temerrüde düştüğü tarihten itibaren ise avans faizine hükmetmek gerekir. Bu nedenle, somut olayda dava tarihinden önceye ilişkin faiz talebi ile ilgili olarak; davacının aksi yöndeki bir iddiasının bulunmadığı da gözetilip hesabın vadesiz mevduat hesabı olduğunun kabulüyle, temerrüt tarihinin tespit edilmesi, paranın davalı Bankaya yatırıldığı tarihten temerrüt tarihine kadar bankaca uygulanan vadesiz mevduat faizi, temerrüt tarihinden itibaren ise dava tarihine kadar mevduata uygulanan en yüksek faizi geçmemek üzere avans faizinin hesaplanması, ayrıca bu süre zarfında DM para biriminin Euro para birimine dönüştürülmesinin de nazara alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.