Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/6459 E. 2015/13485 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6459
KARAR NO : 2015/13485
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

MAHKEMESİ : …. …. …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2013
NUMARASI : 2013/85-2013/273

Taraflar arasında görülen davada …. …. … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/11/2013 gün ve 2013/85 – 2013/273 sayılı kararı onayan Daire’nin 14/01/2015 gün ve 2014/12625 – 2015/295 sayılı kararı davacı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı şirket denetim kurulu üyeleri, davacı şirketin 2002, 2003, 2004, 2005 yılları ile, 01.01.2006-30.09.2006 dönemine ilişkin olarak yapılan denetimlerde, mahkemenin tedbir kararına rağmen ve ticari amacı bulunmaksızın, davacı şirketin kasasından 03.10.2003 tarihinde grup şirketlerden …. Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye 253.900.000 TL aktarıldığını, bunun 36.980 TL’sinin geri ödeme, 1.131,50 TL’sinin ise davacı şirketin genel giderlerinin ilgili şirketçe karşılanması suretiyle tahsil edildiğini, davacı şirketin halen 215.788 TL alacaklı bulunduğunu, 27.10.2003 tarihinde de …. Holding A.Ş’ye 36.600 TL aktarıldığını, bunun da 34.270,66 TL’sinin henüz tahsil edilemediğini, öte yandan kayıtlarda görünmesine rağmen 471,22 TL’nin fiilen şirket kasasında bulunmadığını, 01.01.2002-13.02.2004 tarihleri arasında davacı şirketin yönetim ve denetim kurulu üyeliklerini yapan davalıların özen ve sadakat borcunu yerine getirmeyerek şirketin zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL’nin faiziyle birlikte sorumlulukları oranında davalılardan tahsilini talep ve dava etmişler, yargılama sırasında temlik alan davacı TMSF tarafından alacak istemi 250.530,38 TL’ne ıslah olunmuştur.
Davalı … …, davacı şirket de dahil olmak üzere tüm grup şirketlerde işverenin isteği ile ve işini kaybetme korkusundan denetçilik yaptığını, ancak söz sahibi olmadığını, sorumluluğun şirketlerin sahiplerine ait olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, denetim raporlarının gerçeği yansıtmadığını savunmuştur.
Davalı … …, denetim raporunun afaki olduğunu, usulsüz olduğu belirtilen işlemlerle paranın kimler tarafından aktarıldığına dair bilgi ve belgelerin sunulmadığını, şirkette maaşlı sekreter olarak çalıştığını, kağıt üzerinde denetçilik görevini üstlendiğini, iddia olunan usulsüzlüklerle bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … … vekili, davaya dayanak oluşturan denetim raporunun tek taraflı düzenlendiğini, mahkemenin tedbir kararından sonra yine mahkemenin izniyle zorunlu harcamalar dışında harcama yapılmadığını, kasa sayımının hangi tarihte yapıldığının belli olmadığını, kaldı ki haklarında dava açılan denetim ve yönetim kurulu üyelerinin genel kurullarda ibra edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, davacının eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumluluğuna ilişkindir.
Mahkemece, grup içi şirketlerde şirketler arası para aktarımının ticari teamüllere uygun, hatta çoğu zaman zorunlu bulunduğu, bu kapsamda davalıların eylemlerinin haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceği, bu durumda davacının öncelikle alacağını tahsil için paranın aktarıldığı şirketlere yönelmesi, takibin semeresiz kalması halinde yönetim kurulu üyelerinden talepte bulunması gerektiği, zaten aktarılan paranın da bir başka grup şirketinden alındığı, tüm bu şirketlere el konulduğu, grup içi para aktarımının zarar olarak belirlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen ilk karar, Dairemizce bozulmuştur.
Dairemiz bozma ilamında, mahkeme gerekçesinde yer alan, grup içi şirketlere aktarılan paralar için önce paranın aktarıldığı şirketlere takip yapılmasının ön şart olmadığı, öncelikle zararın belirlenmesi gerektiği ve zarar belirlendikten sonra TTK’nın 336 vd. maddeleri bağlamında ispat külfeti ters çevrilmiş kusur sorumluluğu çerçevesinde karar verilmesi gerektiği, diğer taraftan denetim kurulu üyelerinin de kontrol ve sorumluluklarının süreklilik arzettiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmasından sonra alınan raporda da, …. Holding ve …. Çimento’ya aktarılan paranın davalıdan talep edilebilmesi için, söz konusu alacak bakiyesinin değersiz alacak haline gelmiş olması gerektiği, bu bağlamda bir veriye rastlanmadığı gibi sunulan ticari defterlerde “Şüpheli Alacak” karşılığı ayrılmak suretiyle dönem zararına yansıtıldığına dair kayda dahi rastlanmadığı, davalıların TTK m. 336 vd. hükümleri uyarınca sorumluluklarına gidilebilmesi için davacının somut bir zararının oluştuğunu ispat etmesi gerektiği, dava dışı …. Çimento Sanayi ve Tic. AŞ ve … Holding AŞ’ye yapılan dava konusu fon aktarımları, davacı şirket tarafından muhasebeleştirildiğinden ve anılan şirketlere karşı herhangi bir takip yapılmadığından, dava konusu alacağın davacı şirket açısından somutlaşmış bir zarar niteliğinde olmadığı belirlenmiş ve mahkemece de bu rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, davacı şirketin kasasında mevcut bulunan paranın şirketin ticari amaçları doğrultusunda kendi ticari faaliyetleri için kullanılması gerekirken, ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranmak suretiyle başka bir şirkete aktarılması, şirket açısından bir zarardır. Ayrıca, mahkemece uyulan önceki bozma ilamında da belirlendiği üzere, zararın gerçekleşmiş sayılması için paranın gönderildiği şirkete başvurulması ve ona karşı tüm yasal yolların tüketilmiş olması gerekmez.
O halde, mahkemece anılan işlem nedeniyle zararın gerçekleşmiş olduğu, davalı yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumlulukları bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde zarardan sorumlu olacakları gözetilerek, uyuşmazlığın bu şekilde incelenip değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamış, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14.01.2015 gün 2014/12625 Esas – 2015/295 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14.01.2015 gün 2014/12625 Esas – 2015/295 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 15/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.