Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/6313 E. 2015/8198 K. 12.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6313
KARAR NO : 2015/8198
KARAR TARİHİ : 12.06.2015

MAHKEMESİ : YOZGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 29/05/2014
NUMARASI : 2011/358-2014/490

Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/05/2014 tarih ve 2011/358-2014/490 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi birleşen davada davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl davada, davalı şirketlerin müvekkillerinin murislerine ait 8411 adet hisse senetlerine ilişkin bildirdikleri nominal değeri kabul etmediklerini ileri sürerek, murislerinden intikal eden hisse senetlerinin nominal değeri olarak bildirilen değerlerinin itirazen iptaline, hisse senetleri üzerinde yazılı bir milyon TL nominal değerlerin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle hisse senetlerinin geçersiz olması nedeniyle ödenen 496.775DM için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000TL’nin tahsilini istemiş, birleşen davada ise müvekkillerinin murisinin iştirak taahütnameleri ve hisse senedi devir ve kabul sözleşmeleri ile davalı şirketlere ait toplam 521.625 DM karşılığında hisse senedi satın aldığını, söz konusu hisse senetlerinin davalı şirketlerin kayıtlarında bulunmadığını, davalıların müvekkilleri aleyhine haksız menfaat temin ettiklerini ileri sürerek, fazaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 20.000TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, asıl dava yönünden husumet itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak davanın reddini istemiş, birleşen dava yönünden ise zamanaşımı def’inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da davacılar murisinden haksız ve sebepsiz bir para tahsil edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının davalı Y.Y. İhtiyaç Mad. Paz.Tic.A.Ş. ve Y. Gıda San.Tic. AŞ. yönünden iddialarını ispatlayamadığı, davacının davalı Y. Holding A.Ş.’ye iştirak taahhütnamesi adlı belge ile ortak olmak istediği ancak pay devrinin şirketteki ortaklar pay defterine kaydedilmediği gibi davalı holdingin davacıya devredilmesi gereken bu hisselerin genel kurulda temsil edildiğine ilişkin delil de ibraz edemediği gerekçesiyle, asıl davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 20.000TL’nin davalı Y. Holding A.Ş. den tahsiline karar verilmiştir.
Birleşen dosyada verilen kararı, davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delilerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin birleşen dosyaya ilişkin verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmaması nedenine dayalı yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkindir.
Dairemizden geçen emsal dosyalardan anlaşılacağı üzere, davalı şirketler hakkında düzenlenen SPK raporlarında, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, sermaye artırım kararı verilmesine ilişkin genel kurul toplantısından önce halka arz işlemine başlandığı, Y. Grubu şirketleri tarafından yasal kayıtlara aktarılması zorunlu hususların yerine getirilmediği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, kar ve zarar kalemlerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu, hisse devir sözleşmelerinde bazı kişilerin ortaklık pay defterinde gözükmediği, kanun dışı yollardan para toplandığı belirtilmiş, bu kapsamda içinde davalı şirket yöneticisinin de bulunduğu sanıklar hakkında Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/253 E. sayılı davasında ihraç edilecek hisse senetlerinin SPK’na kaydettirilmesi aşaması tamamlanmadan halka arz işlemine başlandığı, pay bedellerinin usulsüz tahsil edildiği belirlenerek mahkumiyet kararı verilmiş, Yargıtay 7. CD’nin 13.06.2007 tarihli ilamı ile onanmış, Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/121 Esas sayılı dosyasında SPK’dan izin alınmadan hisse senetleriyle ilgili aracılık faaliyetinde bulunulduğu iddiasıyla dava açılmış, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararları Yargıtay 7. CD’nin ilamı ile zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış, yine usulüne uygun olarak defterlerin tutulmaması nedeniyle davalı şirketlerin yöneticisi hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arındığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır. (Bkz. Prof Dr. Ahmet Kılıçoğlu Borçlar Genel Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sayfa 50)
Mülga 818 Sayılı BK’nun 28. madddesine göre hile, diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle
sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.
Somut olayda, davacı taraf murisleri adına düzenlenmiş 2 adet Y. Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş Hisse Devir ve Kabul Sözleşmesi, 3 adet Y. Yozgat İhtiyaç Maddeleri Pazarlama ve Tic. A.Ş. Hisse Senedi, 1 adet Y. Holding A.Ş. Hisse Devir ve Kabul Sözleşmesi ile 2 adet Y. Holding A.Ş’ye ait İştirak Taahütnamesine dayanarak istirdat isteminde bulunulmuş, mahkemece, sadece Y. Holding A.Ş’ye ait 2 adet İştirak Taahütnamesinin davalı şirket kayıtlarında bulunmaması nedeniyle söz konusu iştirak taahütnemeleri nedeniyle ödenen paranın iadesi istenebileceği, aynı şirkete ait Hisse Devir Sözleşmesinde dava dışı hissedar ile hisse devir sözleşmesi yapıldığı, devrin şirket tarafından benimseninmeyip pay defterine kaydedilmediği, diğer Hisse Devir sözleşmeleri yönünden ise ortaklığın pay kazanımını benimseyerek karar gereğini yerine getirdiği gerekçesiyle, sadece Yimpaş Holding İştirak Taahütnamesine ilişkin talebin kabulüne diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Emsal dosyalarda da belirtildiği üzere somut olayda öncelikle davacı murisinin sahih bir şekilde davalı şirketlere ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden mahkemece bilirkişi kuruluna davalıların tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca hisse devir tarihlerinden dava tarihine kadar davalı şirketlerin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelettirilmek suretiyle davacı murisine verilen hisse senetlerinin bir değerinin bulunup bulunmadığı, bu hisselerin davalı şirketlerin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacı murisinin hisse devir aldığı şirketlerin devir tarihi itibariyle davalı şirketlerde ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususlarının yeterince ve denetime elverişli bir şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği açıktır. Bu bağlamda mahkemece davacı murisinin hisse devraldığı şirketlerin paylarının davalı şirketin sermayesi içinde temsil edilip edilmediği, hisse devreden kişi ve şirketlerin devir tarihi itibariyle hisselerini devrettiği şirketin ortağı olup olmadığı yeterince incelenmediği gibi, davalı şirketlerin sicil dosyaları tümü ile dosyaya ibraz edilmediğinden belirtilen hususun denetimi de yapılamamıştır.
Nitekim Dairemizden geçen emsal dosyalarda, bu kapsamda alınan son bilirkişi kurulu raporlarında şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, defterlerin mevcut durumu nazara alındığında pay sahipliği durumunun şirket kayıtlarından tespit edilemeyeceği belirlenmiştir.
Bu itibarla, mahkemece bilirkişi kuruluna, davalıların tüm ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, davalı şirketlerin devir tarihleri itibariyle sicil dosyaları ile davalı şirketlerin yöneticileri hakkındaki ceza dosyalarının birer suretleri getirtilerek, davacıya devredilen hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacı murisinin söz konusu hisseleri devraldığı şirketlerin devir tarihi itibariyle davalı şirketlere ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususları açıklığa kavuşturularak, bu inceleme sonucunda davacıların murisinin ortaklığının sahih olmadığı anlaşıldığı taktirde, davacıların murisinin zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken de yukarıda bahsi geçen SPK, TBMM ve MASAK raporları, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumu buna göre tayin ve takdir edilerek, sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken belirtilen yönler yeterince tartışılmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Yine, dosyada mevcut birden fazla ıslah dilekçesinin tek tek tartışılmaması da yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.024,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.