Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/6062 E. 2015/13423 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6062
KARAR NO : 2015/13423
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

MAHKEMESİ :… … .. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2015
NUMARASI : 2014/53-2015/13

Taraflar arasında görülen davada … … .. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/01/2015 tarih ve 2014/53-2015/13 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, tanınmış “…” markası ile bu ibarenin kullanıldığı bir kısım markaların müvekkilleri adına tescilli olduğunu, yapılan delil tespiti başvurusu sonucunda eski acente olan davalıya ait web sitesinde ve işyerinde müvekkiline ait markaların haksız bir şekilde kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürerek işyerinde, web sitelerinde ve alan adlarında marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, 556 sayılı KHK’nın 62/b maddesi ve TTK’nın haksız rekabet hükümleri uyarınca tecavüzün giderilmesini, şimdilik 3 davacı için toplam 7.471.25 TL maddi, 6.000 TL manevi tazminatın en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin haksız feshinden sonra davacının müvekkilinin elinde kalan hiç bir stok malı geri almadığını, müvekkilinin elinde kalan mallar iade alınmayınca bunların satılmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığını, tespitte belirtilen internet sitelerinin erişime kapalı olduğunu, bu sitelerin www……org alan adına yönlendirildiğinin raporda belirtildiğini, zaten bu sitelerin davacı tarafından da kabul edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar ile davalı şirket arasında 2001 yılında bayilik ilişkisinin kurulduğu, 2005 yılında ise münhasır yetkili dağıtıcılık sözleşmesinin imzalandığı, davacıların bayilik ilişkisini tek yanlı irade ile sona erdirdiği, davalının elinde bulunan ürünlerin hiçbirinin iade alınmadığı, dava konusu internet sitelerinin tamamının davalının bayilik ilişkisinin olduğu dönemde kurulduğunun ve davalı işyerinde bulunan ürünlerin orjinal olduğunun anlaşıldığı, davalı şirketin 11 yıldan fazla davacının bayiliğini yaptığı ve ürünlerini sattığı, bu dönemde internet sitelerinin davacıların bilgisi ve rızası ile kullanıldığı, bayilik ilişkisi sona erince elde kalan ürünlerin satışını yapmak için internet alan adlarının kullanılmasının ticari hayatın bir zorunluğu olduğu, davalı eyleminin ticari dürüstlüğe uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında bağıtlanan sözleşmenin yürürlükte olduğu sırada oluşturulan ve adlarında davacı adına marka olarak tescilli “….” ibaresini taşıyan “www…..net”, “www……com”, “www……net”, “www……net”, “www…….com” adlı web sitelerinin erişime kapalı olduğu, ancak bu sitelerin davalının kullanımında olan web siterine yönlendirildiği tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Bu durumda, adı geçen web sitelerinin yönlendirici kod olarak kullanılmasıyla marka hakkına tecavüz eyleminin oluştuğunun kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.