Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/5941 E. 2016/2551 K. 08.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5941
KARAR NO : 2016/2551
KARAR TARİHİ : 08.03.2016

MAHKEMESİ : …. .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2015
NUMARASI : 2014/867-2015/98

Taraflar arasında görülen davada …. .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/02/2015 tarih ve 2014/867-2015/98 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08/03/2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. .,.. …. ile davalı …. …. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
1-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 448. maddesi hükmü uyarınca, davalı vekilinin temyiz harç ve giderleri ile ilgili adli yardım talebi bakımından söz konusu yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Davalı vekilinin adli yardım talebi ile ilgili olarak yapılan incelemede, 6100 sayılı Kanun’un 334 vd. maddeleri uyarınca, adli yardım talebinde bulunan kimsenin, kendisiyle ailesini geçindirmek bakımından önemli bir zarurete düşürmeksizin, davanın gerektirdiği giderleri ödeme gücünden kısmen veya tamamen yoksun bulunduğunu ve taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ispat etmesi gerekir. Aynı Yasa’nın 336/2. maddesine göre talepte bulunan kişi, iddiasını dayandırdığı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye sunmak zorundadır. Somut uyuşmazlıkta ise davalı tarafça, adli yardım talepli temyiz dilekçesine ekli olarak yalnızca muhtarlıktan alınan ve davalının emekli olduğuna dair bir yazı sunulmuştur. Dosya kapsamından da davalının, dava dışı şirketin %98 hissesine sahip olduğu ve şirket adına 1.439.910,20 TL tahsil ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 6100 sayılı HMK’nın konuyla ilgili ve emredici nitelikteki 336/2. maddesi hükmünün hilafına, davalı vekilince adli yardım talebini haklı gösterecek muhtarlık belgesi dışında hiç bir bilgi ve belge sunulmadığından adli yardım talebinin makul ve inandırıcı olmadığı kanısına varılmakla, davalı vekilinin kanun yoluna ilişkin harç ve giderler bakımından adli yardım talebinin HMK’nın 337/2. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
2- Davalı vekilinin kanun yoluna ilişkin adli yardım talebinin reddi nedeniyle, davalı vekiline işbu adli yardım talebinin reddi kararının tebliği, bu karara itiraz süresinin beklenmesi, itiraz edilmediği veya itirazı reddedildiği taktirde 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanun ile değişik 434. maddesi uyarınca peşin temyiz harcının ve dosyanın Yargıtay’a sevk giderinin ikmali için gerekli işlemler yapılmak üzere dava dosyasının yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin kanun yoluna ilişkin adli yardım talebinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle dava dosyasının yerel mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.