Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/5905 E. 2015/13435 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5905
KARAR NO : 2015/13435
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

MAHKEMESİ : … . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2015
NUMARASI : 2013/181-2015/90

Taraflar arasında görülen davada … .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/02/2015 tarih ve 2013/181-2015/90 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezninde 92361-1 no.lu hesabının bulunduğunu ve müvekkilinin bu hesabı ile uzun zamandan bu yana bankacılık işlemleri gerçekleştirdiğini, 13/05/2013 tarihinde müvekkilinin bu hesabından bilgisi, rızası ve talimatı olmaksızın döviz hesabında bulunan paranın Türk parasına çevrilerek toplamda 66.290,25 TL paranın müvekkilinin hiçbir şekilde bağlantısı, ilgisi ve ilişkisi olmayan … … adlı kişinin …. Bankası’nda bulunan hesabına aktarıldığını, … Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını ve soruşturmanın 2013/22693 sayılı dosyada devam ettiğini, müvekkilinin işlemlerin güvenli bir şekilde gerçekleşmesi bakımından kendi üzerine düşen güvenlik ve koruma tedbirlerinin bilincinde olduğunu; şifre, parola gibi kişisel bilgilerini üçüncü şahıslarla paylaşmadığını, normalde para girişleri ve çıkışları sırasında cep telefonuna mesaj gönderen davalı bankaca dava konusu paranın transferi sırasında hiçbir suretle mesajla bilgilendirme yapılmadığını, müvekkilinin banka hesabına ilişkin kişisel bilgilerini özenle sakladığı için para aktarması sonucunda meydana gelen zarardan sorumlu olmadığını, davalı bankanın müşterilerinin hesaplarına yöneltilebileecek olan tehditlere karşı güncel teknolojileri takip ederek yeni gelişmeleri bilgisayar sistemlerine entegre etmesinin gerektiğini, davalı bankanın ek güvenlik tedbirlerini alma yükümlülüğü bulunduğunu iddia ederek müvekkilinin davalı bankanın kusuru nedeniyle uğradığı 66.290,25 TL’nin 13/05/2013 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talebi üzerine davacıya parolamatik cihazı teslim edildiğini, davacının yada talimatı altında çalışan kişilerin kusuru olmaksızın parolamatik cihazı kullanılarak EFT yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkili banka tarafından parolamatik cihazı ile güvenlik önleminin en üst seviyeye çıkarıldığını, davacının tüm bankacılık işmelerini yapmaya … …’i yetkilendirdiğini, müvekkili bankanın özenli hareket ederek 13/05/2013 tarihinde davacıyı arayıp haber verdiğini, ayrıca davacının telefonuna bilgilendirme mesajı atılarak da haber verildiğini, davacının internet hesabından … …’a 13/05/2013 tarihinde 49.500,25 TL’nin … Bankası’ndaki hesabına EFT yapıldığını, daha sonra aynı gün 16.790,00 TL daha aynı hesaba EFT yapıldığını, müvekkili bankanın davacı ile görüşmesinden sonra … Bankası ile iletişime geçerek bilgi verdiğini ancak 49.500,25 TL paranın söz konusu hesaptan çekildiğini, 16.790,00 TL’lik diğer yapılan para transferine bloke konulduğunu, müvekkili bankanın kusuru olmadığını, davacının parolamatik cihazını gerektiği gibi özenli olarak korumadığını savunarak davanın reddi ile harç, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, EFT yolu ile yapılan her iki havale işleminde de davacıya uyarıcı bir mesaj vs. gönderilmediği, işlemlerin parolamatik cihaz kullanılarak yapıldığı hususunun, bu iddiayı ileri süren davalı tarafça ispatlanamadığı, İnternet Bankacılığı işlemlerinde bankaların her türlü önlemi alarak, bu yolla yapılabilecek dolandırıcılık işlemlerinin önüne geçmesi gerektiği, davalı bankanın %100 kusurlu olduğu gerekçesiyle dava konusu edilen 16.790,25 TL’lik kısmın yargılama sırasında davacı hesabına aktarıldığı anlaşıldığından 16.790,25 TL’lik kısım yönünden açılan davanın konusuz kaldığından bahis ile karar verilmesine yer olmadığına, 49.500,00 TL’lik kısım yönünden ise davanın kabulü ile bu miktarın haksız fiil tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.535,83 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14/12/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI

Dava, davacının davalı bankada mevcut hesabındaki paranın davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle açılan bir alacak davası niteliğindedir. Davalı banka, davacının hesabındaki eft işleminin bizzat davacının bilgi ve onayı ile yapıldığını, aksi düşünülse bile davacının kişisel bilgilerini ve internet için üretilen şifreyi koruyamaması nedeniyle bankanın herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını savunmaktadır.
Şu halde, uyuşmazlığın çözümü, davacıya ait banka nezdindeki mevduat hesabından yapılan eft işleminin davacının bilgisi ve onayı olmaksızın yapılıp yapılmadığı, söz konusu işlemin kötüniyetli üçüncü kişi yahut kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olması halinde ise, oluşan davalı zararında, davacı yanın ihmali veya iradi fiilinin etkili olup olmadığının belirlenmesi, giderek davalı bankanın bu yöndeki savunmasının mahsup veya takas talebi niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi ile mümkündür.

…/…
Öncelikle belirtmek gerekirse, kısaca “internet bankacılığı” olarak isimlendirilen elektronik bankacılık işlemlerinde, mevduat sahibi, uzun ve sıkıcı “banko” işlemlerine katlanmak istemediği için bankaların kendisine sunduğu bu hizmeti talep etmekte, bankaca kendisine verilen şifre ile hesabından her türlü işlemi elektronik olarak ve tabir yerindeyse yerinden kalkmadan, bilgisayar üzerinden yapabilmektedir. Buna mukabil banka da, internet üzerinden yapılan bankacılık işlemleri nedeniyle personel tasarrufu yapmakta, işlemlerin hızla ve “gürültüsüzce” yürütülmesinden ötürü kârlı çıkmaktadır. Bu durumda, internet bankacılığı sözleşmesel olarak her iki tarafa da fayda sağlayan ve aynı zamanda sorumluluk yükleyen nitelikte tam iki taraflı karma bir sözleşme mahiyetindedir. Bu kapsamda, bankanın internet bankacılığı sistemini güvenli hale getirecek önlemleri almakla yükümlü olduğu, buna mukabil hesap sahibinin de bankanın kendisine sistemi kullanması için verdiği şifreyi özenle koruması, gerek şifresinin ve gerekse de sair kişisel bilgilerinin kötüniyetli üçüncü kişilerin eline geçmemesi için her türlü elektronik önlemi alması gerektiği kuşkusuzdur. Sistem, her iki yanın da gerekli güvenlik önlemlerini almaları ve bu önlemlere uymaları halinde sorunsuz olarak işleme kabiliyetini haiz olup bankanın yahut hesap sahibinin özensiz davranmaları halinde ise çeşitli sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır.
Dairemizin konuyla ilgili hemen tüm kararlarında ortaya çıkan zararlı sonucun hesap sahibinin değil bankanın mameleki üzerinde gerçekleştiği ve fakat bu duruma hesap sahibinin müterafik kusurunun etkide bulunabileceği, bu durumda davalı bankanın davacının kusuru oranında takas-mahsup savunmasında bulunabileceği kabul edilmektedir.
Mahkemece, gerek dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu verilen raporlarda ve gerekse de yerinde keşif yapılmak suretiyle düzenletilen raporda, davalı bankanın davacıya ödeme yapmamasına sebebiyet veren eft işleminin, bizzat davacıdan bir şekilde elde olunan ve saklamakla yükümlü olduğu kişisel bilgileri kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, davacının kişisel bilgilerinin bizatihi bankanın sisteminden ele geçirilmiş olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Özellikle, 7.2.2014 tarihli olup mahallen yapılan tespitlere dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı bankanın müşteri ve sistem güvenliği için en gelişmiş teknik imkanları kullandığı, müşterisine internet üzerinden işlem yapabilmesi için tek kullanımlık şifre üreten bir cihazı teslim ettiği, bu cihaz kullanılmaksızın dava konusu eft işleminin gerçekleştirilemeyeceği açıklanmaktadır. Mahkemece söz konusu bilirkişi raporundaki tespitlere neden iştirak edilmediği açıklanmadığı gibi itibar edildiği anlaşılan diğer raporlarda “yapılan eft işleminin işbu cihaz kullanılarak yapıldığına ilişkin bir bulguya rastlanılmadığı” yolundaki varsayımsal tespitin hangi sistem verisine dayalı olarak bildirilmiş olduğu hususu da sorgulanmış olmayıp TMK’nın 6. maddesi çerçevesinde bu husustaki ispat yükünün hangi tarafa düştüğü hususunda herhangi bir tartışma yapılmamış olması eksik inceleme ve değerlendirme niteliğindedir. Öyle ki, taraflar arasındaki sözleşmede davacının kişisel bilgilerini korumak, üçüncü kişilerin eline geçmesini engellemek konusunda davalı yana taahhütte bulunduğu açıktır. Bu durumda, davacının kişisel bilgilerinin başkalarınca öğrenilmesinde ve buna bağlı olarak ortaya çıkan zararlı sonuçta kusurlu olduğunun kabulü gerektiği ortadadır. Davacının kişisel bilgilerinin ve eft işlemleri için kullanılması zorunlu olan tek kullanımlık şifrenin ne şekilde ele geçirilmiş olduğu aydınlatılamamış ise de, bu husus kanımca sonuca etkili olmayıp ortaya çıkan zararlı sonucta davacının kusurlu kabul edilmesi ve bu çerçevede davalının takas-mahsup niteliğindeki savunmasına itibar edilmesi gerektiği, bu yöndeki savunmanın oransal olarak karar yerinde tartışılmak suretiyle hüküm kurulması düşüncesinde olduğumdan, Dairemiz çoğunluğunun kararın onanmasına ilişen görüşüne katılamıyorum.