Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/5853 E. 2015/13459 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5853
KARAR NO : 2015/13459
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

MAHKEMESİ : … .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2014
NUMARASI : 2014/315-2014/472

Taraflar arasında görülen davada … .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17.12.2014 tarih ve 2014/315-2014/472 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında acentelik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirkete … Bölge Müdürlüğü’ne bağlı acente olarak faaliyete başlama yetkisi verildiğini, davalı şirket tarafından …. 5. Noterliği’nin 16.12.2009 tarih 27889 yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkilinin poliçe kesme ve tahsilat yapma yetkilerini ihtarnamenin tebliğ tarihi itibari ile kaldırıldığının yazılmış olduğunu, davalı tarafça ihtarnamenin tebliğinden 10 gün önce hiçbir uyarı ve bildirimde bulunulmaksızın müvekkili şirketin ekranının kapatıldığını ve belirtilen yetkilerin önceden fiilen kaldırılmış olduğunu, vadesi gelen müşterilerine poliçe kesemediğini, ayrıca müvekkili şirketin yıllarca kazandığı müşteri portföyünün de davalı şirketin kullanımına açık hale gelmiş olduğunu, Davalı şirketin, müvekkili şirketin portföyü nedeni ile kazandığı menfaatlere ilişkin kazanılan puan bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat, iş çevresinde saygınlığının sarsıldığınıiçin her bir müvekkili için 15.000,00 TL’den olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşme maddelerine, şirket kural ve prensiplerine aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirketin acentesi olarak faaliyetlerini devam ettirdiği süre içerisinde, müvekkili şirketi zarara uğratacak uygulamalar içine girdiğini, sözleşmenin devamı süresince müvekkili şirketin çıkarlarını koruma yükümlülüğünü davacı acentenin gözardı ettiğini, sözleşmenin 3. ve 7. maddelerine açıkça aykırı davrandığını, davacı acentenin hasar prim oranı incelendiğinde yüksek olduğunun görüleceğini, ayrıca davacı acentenin, yaptığı sözleşmelerin sayısını arttırmak ve portföyünü genişletmek yükümlülüğünün bulunduğunu, buna rağmen, üretimin gittikçe azaldığı, düşük olduğunun tespit edilmiş olduğunu, üretim yetersizliğinin başlı başına fesih sebebi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından acentelik sözleşmesinin haksız surette feshedildiği gerekçesiyle, 1.390 TL kâr mahrumiyeti ve 3.610 TL portföy tazminatına dava tarihinden, 13.171 TL portföy tazminatına ıslah tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacı … … Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.’ye ödenmesine, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesi suretiyle haksız feshe maruz kalmış olan şahsın kişilik haklarının zarar görmüş olması durumunda manevi tazminata hükmedilebileceğinden, davacı tüzel kişi ve gerçek kişinin sözleşmenin haksız surette feshedilmesi sebebiyle kişilik haklarının zedelendiği ispat olunamadığından, her iki davacı açısından da manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak, somut olayda davacılar ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş olup, her iki davacı yönünden de manevi tazminat istemi tamamen reddedildiğine göre, Avukatlık Ücret Tarifesinin 10/3 maddesi gereğince her bir davacı aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değil ise de, anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden yerel mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 6 numaralı bendinde yer alan “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin reddedilmesi nedeniyle 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin reddedilmesi nedeniyle her iki davacı aleyhine ayrı ayrı 1.500’er TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin konulmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.