Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/5783 E. 2016/2370 K. 03.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5783
KARAR NO : 2016/2370
KARAR TARİHİ : 03.03.2016

MAHKEMESİ : … … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2012/454-2013/23

Taraflar arasında görülen davada … … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/01/2013 gün ve 2012/454 – 2013/23 sayılı kararı onayan Daire’nin 04/11/2014 gün ve 2013/9176 – 2014/16815 sayılı kararı aleyhinde davacılar … … … … ve … … vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, şirket ortağı olan müvekkillerinin bir rastlantı sonucu 20 Haziran 2011 günü …. Vergi Mahkemesi’nin 2007/459-462 esaslı davalarda vermiş olduğu 2009/32-35 sayılı kararlarının varlığından haberdar olduklarını, ortağı oldukları dava dışı şirketin tek taşınmazını teşkil eden 1270 numaralı parselin fiili ve hukuki akıbeti hakkında bilgi toplamaya başladıklarını, şirket yönetiminde ve denetiminde söz sahibi davalıların şirketi fiilen tasfiye etmek maksadıyla neredeyse tek gerçek mal varlığı olan 1270 numaralı parseli aralarında paylaştıklarını, bu maksatla 1270 numaralı parseli 224.000 TL karşılığı şirketten satın almış gibi gösterdiklerini, bu parayı şirket sermayesinin artırımında kullanmaya karar verdiklerini, ancak şirket kasasına koymadıklarını, 1270 numaralı parselin değerini gerçek değerinin çok altında gösterdiklerini, müvekkilleri gibi devirden hiç haberi olmayan diğer pay sahiplerini ve devleti kandırdıklarının anlaşıldığını ileri sürerek, devirlerin butlanına karar verilerek 1270 numaralı parsel üzerinde hali hazırda davalılar lehine yolsuz taşınmaz tescillerinin iptali ile ….Kurutma ve …. Fabrikası A.Ş. adına tescillerine, aksi halde 224.000 TL’nin davalılardan tahsili ile anılan şirkete verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, asıl davadan hareketle davalıların iyi niyetli olmadıklarını, taşınmazı devir alırken özenli davranmadıklarını iddia ederek, davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline, aksi halde şimdilik 20.000 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada bir kısım davalılar vekilleri ve davalılar, davanın aktif husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada davacıların …. Kurutma ve …. Fabrikası A.Ş.’nin ortağı olmadıklarının en son ortakları gösterir 12.08.2011 tarihli hazirun listesinden anlaşıldığı, davacıların dava açma ehliyeti bulunmadığı, diğer taraftan 08.07.2000 tarihinde şirketin yapılan genel kurul toplantısının gündemin 8. maddesinde şirket adına kayıtlı bulunan gayrı menkullerin ifraz, tevhit, yola terk işlemlerini yapmaya ilgili gayrı menkulleri dilediği bedel ve şartlarda dilediği kimselere hisseli veya hissesiz, toptan veya parça parça satmaya, satış bedelini almaya ahzu kabza, ilgili tapu müdürlüklerine, tapu ferağlarını vermeye genel kurul tarafından yönetim kuruluna yetki verildiği, satış işleminin yönetim kurulunun 24.04.2003 tarihli genel kurul toplantısının 6. maddesi ile ibra edilmesi sonucu geçerlilik kazandığı, ayrıca, TTK 309 maddesinde düzenlenen 2-5 yıllık zamanaşımı süresinin satış tarihi ve dava tarihi arasında geçtiği, satış yetkisinin kullanması konusunda kanuna aykırı ceza hukuku anlamında sorumluluğu gerektirir bir durum söz konusu olmadığından olayda uzamış zamanaşımı hükümlerinin uygulanmayacağı, birleşen davada davalıların şirket ortağı olmadıkları, iyi niyetli 3. kişi oldukları gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04.11.2014 tarihli kararı ile onanmıştır.
Davacılar vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali tescil, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkin olup terditli olarak talepte bulunulmuştur. Mahkemece öncelikle davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığından bahisle dava reddedilmiş ise de, davacıların 06.09.2011 ve 07.09.2011 tarihli dilekçeler ekinde sundukları hamiline yazılı hisse senetleri ve dosyada mevcut 30.09.2011 tarihli hazirun cetvelinde davacıların şirket ortağı olarak yer aldığı hususları değerlendirilmeden karar verilmiştir. Ayrıca, mahkemece muvazaa iddiası konusunda davacıların delilleri toplanarak muvazaa koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda hiçbir değerlendirme yapılmaksızın yönetim kurulunun ibra edildiği ve TTK’nın 309. maddesinde düzenlenen zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, dava dilekçesindeki talep yukarıda açıklandığı gibi terditli olup, ilk talep muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğuna göre öncelikle bu talebin incelenmesi gerekir. Bu kapsamda mahkemece öncelikle davacının muvazaanın varlığı konusundaki iddiası dikkate alınarak delillerinin değerlendirilmesi, davaya konu satış işleminden dolayı ibra edilme hususunda ise, Dairemiz uygulaması doğrultusunda kural olarak, mücerret ibra edilmenin sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, sorumluluğun kalkabilmesi için, ibra edilen hususların genel kurulda açık ve ayrıntılı bir şekilde görüşülmesi, değerlendirilmesi ve bilançoda da gösterilmesi gerektiği dikkate alınarak şirketin 24.04.2003 tarihli genel kurul tutanağı incelenerek, yapılan ibra sırasında satış işleminin ve bilançonun açık şekilde tartışılıp tartışılmadığının tespiti ile bundan sonra özellikle davalılar arasındaki ilişki, satış değeri ile taşınmazın gerçek değeri arasında açık fark bulunup bulunmadığı, şirkete ait başka taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılması suretiyle hasıl olacak sonuca göre muvazaa iddiası konusunda bir karar verilmesi ve muvazaa iddiasının zamanaşımına uğramayacağının da gözetilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacılar … … … …
ve … … vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 04.11.2014 gün ve 2013/9176-2014/16815 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın davacılar … … … … ve … … yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar … … … … ve … … vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 04.11.2014 gün ve 2013/9176-2014/16815 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın davacılar … … … … ve … … yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının istekleri halinde karar düzeltme isteyenlere iadesine, 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.