YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5676
KARAR NO : 2015/12889
KARAR TARİHİ : 02.12.2015
MAHKEMESİ : ….ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2015
NUMARASI : 2014/467-2015/61
Taraflar arasında görülen davada….Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.02.2015 tarih ve 2014/467-2015/61 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; davacı müvekkillerinin murisi olan K.. A..’ın HalkBankası Aksaray şubesinde bulunan ………ve ……… nolu hesaplarından otomatik ödeme talimatı ile değişik kişi ve abonelere ait elektrik-su faturası, Bağ-Kur pirimi, Dıgıtürk, kredi kartı ödemeleri, başkasına ait kredi kartı veya bankamatik kartı kullanılmak sureti ile nakit çekimler gerçekleştirildiğini, bu işlemlerin davacı müvekkillerinin murisi olan K.. A..’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğine ilişkin davalı tarafından herhangi bir yazılı talimat veya belge ortaya konmadığını ileri sürerek üçüncü kişilere karşı tüm talep hakları saklı kalmak kaydı ile zararlarının tespiti ile her bir müvekkili için ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL’nin davalıdan yasal faizi ile birlikle tahsiline, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; murisin bilgisi dahilinde ödemelerin yapıldığını, talimatların telefon yada internet üzerinden de verilebildiğini, otomatik ödeme talimatıyla ödeme yapılan kişilerin isimlerini kendilerinin araştırma yükümlülüğünün olmadığını, murisin oğlu Y…..’a da banka hesaplarında işlem yapabilmesi için yetki verdiğini, tacir olan murisin hesap hareketlerinden haberdar olmamasının mümkün olmadığını, sağlığında hesap hareketlerine ilişkin itirazının da bulunmadığnı savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; murisin davaya konu hesabının Pamukbank’ta bulunduğu, müflis bankanın iflas etmesi üzerine hesapların davalı bankaya devredildiği, murisin sağlığında davalı bankada bulunan hesaplarından muris dışındaki başkaca kişilerin bazı kurumlara olan borçlarının ödendiği, nakit çekim yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, ancak murisin sağlığında uzun yıllar boyunca kendi hesabından yapılan ödemelere ve harcamalara herhangi bir itirazda bulunmadığı, murisin sağlığında kendi hesaplarından yapılan harcamalara itiraz etmemişken, mirasçıları olan davacıların bu harcamalara itiraz etmelerinin iyi niyet kapsamında değerlendirilemeyeceği, bankalar nezdinde ödeme talimatlarının müşteri hizmetleri ile yapılan telefon görüşmesi ile
-/-
de verilebilme imkanının bulunduğu, dolayısıyla uygulamada yazılı talimat bulunmadan da ödeme talimatının verilebildiği, kaldı ki davalı banka tarafından sunulan bila tarihli K.. A.. adına düzenlenen belge ile oğlu Y…. A..’ı bankalardaki bütün işlemler için yetkilendirdiğinin tespit edildiği, murisin banka hesaplarından lehlerine ödeme yapılan kişiler incelendiğinde bu kişilerin genellikle muris ile aynı soy ismi taşıyan kişiler olduğu, bu ödemelerin murisin bilgisi dışında gerçekleştiğini gösterir herhangi bir delilin sunulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacıların murisinin davalı banka nezdinde bulunan hesaplarında gerçekleştirilen işlemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacıların murisinin davacılar dışında beş mirasçısının daha bulunduğu dosya içerisinde bulunan 28.03.2013 tarihli veraset ilamından anlaşılmaktadır. Murisin mirasçılarının bir kısmının davacı olduğu işbu davanın, murisin terekesi adına açıldığının kabulü gerekir. 4721 sayılı TMK’nın 640. maddesi uyarınca birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Anılan yasa hükmünde de belirtildiği üzere mirasçıların birden fazla olması halinde terekenin taksimine kadarki durumuna miras ortaklığı denir. Miras ortaklığının tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti yoktur. Bu itibarla, elbirliği halindeki mülkiyet kuralları gereğince miras ortaklığının tümüne ilişkin davaların bütün mirasçılar tarafından açılması gerektiğinden, mahkemece diğer mirasçıların da davaya katılımının sağlanması ve bu doğrultuda muvafakatının alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için davacılara uygun bir süre verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar resen nazara alınmaksızın davanın esastan incelenmek suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.