Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/5455 E. 2015/12400 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5455
KARAR NO : 2015/12400
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 49. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2014
NUMARASI : 2014/68-2014/166

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 49. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 11/06/2014 tarih ve 2014/68-2014/166 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 454 paya sahip olduğunu, 2008 ve 2009 faaliyet yıllarına ilişkin 04.05.2009 ve 03.05.2010 tarihli toplantılarına müvekkilinin davet edilmediğini, bu toplantıların hazirun cetvellerinde müvekkiline ortak olarak yer verilmediğini, oysa müvekkilinin kimseye hisse devretmediğini, müvekkilinin çağrılmadan ve yokluğunda yapılan genel kurullarının nisap açısından yok hükmünde olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalıda 454 pay sahipliğinin tespiti ile pay defterine yazılmasını, 04.05.2009 ve 03.05.2010 tarihli toplantıların yoklukla malul olduğunun tespitini, davalı şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada, davalı vekili, 5 adet ortak olması zorunluluğu nedeniyle davacıya 454 adet nama yazılı hisse senedinin inançlı işlem ile verildiğini, hisselerin asıl sahibinin 31.08.2009 tarihinde vefat eden R.S.Y.olduğunu, 09.05.2008 tarihinde hisselerini gerçek sahibine iade ettiğini, vefattan sonra mirasçıların mülkiyetine geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, asıl davadaki iddialarını tekrar ederek müvekkilinin 1 TL nominal değerde 2.500 payı olduğunun tespitini, hükmün pay defterine yazılmasını, 04.05.2009 ve 03.05.2010 tarihli toplantıların yoklukla malul olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, 01.05.2008 tarihli genel kurulun yapıldığı tarih itibariyle davacının, davalı şirkette 454 hisseli ortak olduğunun pay defteri ve ilgili hazirun cetvelinden anlaşıldığı, sonraki genel kurullara davacının çağrılmadığı, TTK’nın 416. maddesine göre, nama yazılı hissenin devrinin ciro edilmiş senedin devralana teslimi ile gerçekleştirileceği, pay defterinde, davacıya ait 454 hissenin 09.05.2008’de R. S. Y.ya satıldığının kaydedildiği, devrin davalı tarafından ispatının gerektiği, ancak payın ciro ve teslim edildiğinin kanıtlanamadığı, davacının “…davalı şirketin hissedarı olduğu, hissenin inançlı işlemle devredilmediği…” yönünde yemin ettiği, bu tespitlere göre davacının davalı şirketin ortağı olduğunun kabul edildiği, dava konusu genel kurul toplantılarının çağrısız yapıldığı, çağrısız toplantı yapılabilmesinin tüm ortakların asaleten veya vekaleten hazır bulunması ve toplantıya itiraz edilmemiş olması koşuluna bağlandığı, ortak olduğu sonucuna ulaşılan davacıya çağrı yapılmadan, onun veya vekilinin katılımı olmadan yapılan genel kurulların yok hükmünde, alınan kararların da yoklukla malûl olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile davacının, davalı şirkette 454 pay sahibi olduğunun ve davalı şirketin 04.05.2009 ve 03.05.2010 tarihli genel kurul toplantılarının yoklukla malûl olduklarının tesbitine, diğer taleplerin reddine, birleşen davada davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirkette 454 pay sahibi olduğunun tesbiti ile davalıların murisi R. S. Y. adına kayıtlı mevcut paylardan 454 payın terkini ile davacı adına kayıt ve tesciline, Genel Kurul Kararlarının iptali talebinin pasif husumet yokluğundan reddine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen dava davalıları vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.