Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/4864 E. 2015/11703 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4864
KARAR NO : 2015/11703
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2014
NUMARASI : 2011/297-2014/422

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/10/2014 tarih ve 2011/297-2014/422 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kendine ait ve manevi değeri bulunan taşınmazı dava dışı kredi borçlusunun borcuna karşılık davalı banka lehine ipotek verdiğini, borç ödenmeyince taşanmazın davalı bankaya geçtiğini, davalının taşınmazı ihaleye çıkarınca müvekkilinin de teklif mektubu verdiğini, ihalenin 06.06.2011 tarihinde yapılacağının öğrendiğini, aynı gün ihale için giden müvekkiline açık artırmanın yapılmayacağının bildirildiğini, 07.06.2011 günü telefonla aranan müvekkiline ihalenin o gün yapılacağı bilgisinin verildiğini, hazırlıksız ve apar topar ihaleye katılan müvekkilinin diğer alıcı ile çıkan kavga sonucunda ihaleden çekilmek zorunda kaldığını, ihale gününün tebliğ edilmemesi, ilanın yapılmaması, ilk gün ihalenin yapılmayacağı bildirildiği halde hemen ertesi günü gerçekleştirilmesi gibi sebepler nedeniyle ihalenin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek anılan ihalenin feshini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, müvekkilinin kamu ihale kanununa tabi olmadığını, bir özel hukuk tüzel kişisi olarak yedindeki taşınmazları satıp satmamakta veya istediğine satmakta serbest olduğunu, yasal zorunluluk olmadığı halde satış ilanının internet sitesinde ve Milliyet Gazetesinde yayınlandığını, satış gününün de davacıya bildirildiğini, 06.06.2011 günü saat 14.00’teki ihaleye katılmıcıların geç gelmesi üzerine ihalenin 07.06.2011 tarihi saat 14.00’e bırakıldığını, bu ihaleye davacının da katıldığını, 35.000 TL teklif ettiğini, davacının satışa katılan diğer kişilere baskı uyguladığını, katılımcı A.. E..’ın ihaleden çekilmemesi ve 45.300 TL teklif vermesi üzerine en yüksek teklif verene satışın gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı A.. E.., davacının ihaleden çekilmesi yönünde baskı uygulamasına rağmen en yüksek teklifi verdiğinden ihalenin üzerinde kaldığını, ileri sürülen hususların gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından ihalelere iştirak edildiği, 06.06.2011 tarihli ihale için hazırlıklı olan davacının 1 gün sonraki ihaleye hazırlıksız yakalandığı yönündeki iddiasına itibar edilemeyeceği, Gayrimenkul Satışı İdari Şartnamesi’nin 10. maddesinde “satış bedelinin en az %25′ inin nakden ve peşin tahsil edilebileceği, satışta satın alma bedelinin tamamının veya taksitli satışlarda bu şartnamenin 7. maddesinde belirtilen peşinatın, bildirimi takip eden 7 gün içinde nakden ve peşin olarak ödeneceği” düzenlemesi karşısında ihale anında hemen ödenmesi gereken bir bedelin bulumadığı, taşınmaz satışının 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Müzayede” başlıklı 225 ve devamı madde hükümlerine ve ihale şartnamelerinde yazılı prosedüre uygun şekilde gerçekleştirildiği, tanık beyanlarına yansıyan davacının katılanları manevi baskı altına alma ve taşınmazın 35.000 TL bedelle kendisine satışını sağlama yönündeki hal ve hareketlerinin ise kişinin kendi kusuruna dayanarak hak elde etmesi mümkün görülmediğinden ihalenin feshi-satışın iptali sebebini teşkil etmeyeceği, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.