Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/4817 E. 2015/12418 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4817
KARAR NO : 2015/12418
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2014
NUMARASI : 2014/148-2014/279

Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/09/2014 tarih ve 2014/148-2014/279 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 21/10/2002 tarihinden itibaren davacı işyerinde kalite kontrol labaratuvarında teknisyen olarak görev yaptığını, davalı ile imzalanmış olan süresiz belirsiz iş sözleşmesinin özel şartlar bölümünün c bendinde “işçi işverene ait mesleki, ticari, teknik ve üretim sırlarını ve fason üretim, ortak araştırma, pazarlama ve satma amacıyla işveren tarafından kendisine tevdi edilen üçüncü tarafların mesleki ticari, teknik ve üretim sırlarını saklamak ve anlaşmalarda öngörülen amacı dışında kullanmamakla yükümlü olup, bu nedenlerden dolayı hizmet akdinin işci tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedilmesi halinde işverenin yazılı izni olmaksızın akdin sona ermesini izleyen 2 yıl boyunca Ege ve Marmara bölgelerinde işverenin faaliyet gösterdiği boya ve boya kimyası alanı ile kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya rekabet etme ihtimali bulunan iş veya faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak kendi hesabına veya herhangi bir kimse firma veya şirketle bağlantılı olarak veya bunların hesabına veya bunların yöneticisi, müdürü, vekili, müstahdemi, danışmanı, müşaviri veya herhangi bir pozisyonda çalışanı olarak herhangi bir iş veya faaliyetle uğraşmayacak iştigal edemeyecek veya ilgilenmeyecektir.” Düzenlemesinin bulunduğunu, davalının 26/07/2010 tarihinde kendi rızası ve beyanı ile iş akdini sona erdirdiğini, iş akdinin sona ermesinden sonra davalının davacı işveren ile aynı şekilde faaliyet gösteren bir başka boya ve ya boya kimyasalı alanında rakip olan müessesede çalıştığının tespit edildiğini, sözleşmenin d bendinde “işçi iş bu sözleşmenin c maddesini ihlal ettği takdirde işverene verdiği tüm zarar ve ziyan haricinde işverenin talep etmesi durumunda son brüt ücretinin bir yıllık tutarında cezai şartı derhal ödemeyi kabul ve taahhüt eder” düzenlemesinin bulunduğunu bu nedenle davalı tarafın rekabet etmeme borcunu ihlal etmesi nedeniyle ve sözleşmede yer alan hüküm uyarınca son brüt ücretinin bir yıllık tutarında cezai şart ödemesi gerektiğini belirtmiş 17.160,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmeyi kabul etmediklerini, bu sözleşmenin müvekkilinin işe başvurusu sırasında içi boş olarak imzası alınan bir belge olmakla geçersiz bir sözleşme olduğunu, müvekkilin iş yerinden haklı gerekçeler ile ayrıldığını, davacının çalışanların bir kısmı ile müvekkilinden Anayasanın 18. maddesi ile güvence altına alınan angarya yasağına aykırı bir talepte bulunmaya başladığını, müvekkili ve arkadaşlarını iş bırakmaya zorladığını, davacının müvekkili ve arkadaşlarına işçilik haklarından doğan hak ve tazminatlarını ödemediğini, davacının hayali zarara dayanarak talepte bulunduğunu, rekabet etmeme sözleşmesinin eski işvereni korunmasını amaçladığını, öncelikle işverenin korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerektiğini, rekabet etmeme tahaahhüdünün ancak işçinin işverenin müşteri çevresine veya iş ve üretim sırlarına ait bilgileri kullanarak işverene önemli bir zarar verme halinde geçerli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece,iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, rekabet yasağı sözleşmesinin her işçiyle akdedilemeyeceği, sözleşmenin kurulmasının ancak işçinin çalışırken işverenin müşteri çevresine, iş sırlanna nüfuz edebilmesi ve bu bilgilerin kullanılmasıyla işverenin rekabet piyasasındaki konumunun tehlikeye düşürülebilmesi, önemli bir zarara uğrama ihtimalinin varlığı halinde haklı görülebileceği, renk teknisyeni olarak çalışan davalının iş sırrı sayılabilecek formül içeriklerine vakıf olduğunun, işçinin işletmede elde ettiği “özel bilgilerin” belirlenemediği, işçinin kendi mesleki bilgi ve deneyimi ile sektörde faaliyet gösteren pek çok firmada az çok bulunabilecek bilgilerin, benzer üretim tekniklerinin rekabet yasağıyla korunacak iş sırlarından da olmadığı, davaya konu uyuşmazlıkta ispat yükünü taşıyan işverence önemli bir zarara uğrama ihtimalinin de somutlaştırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.