Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/4799 E. 2015/11569 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4799
KARAR NO : 2015/11569
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2014
NUMARASI : 2014/1327-2014/394

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/11/2014 tarih ve 2014/1327-2014/394 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin tasfiye kararı alındığını, tasfiyenin yapıldığını, tasfiye sonu tescil için başvuruda bulunduklarını ancak, davalı tarafından 16/07/2014 tarihli yazı ile taleplerinin reddedildiğini, red gerekçesi olarak vergi dairesi tarafından konulan haczin kaldırılması gösterilmiş ise de, vergi dairesinden alınan yazı gereğince tescilin yapılmasının gerektiğini, gerek limited şirket gerekse de anonim şirketlere ilişkin TTK’da haciz kararı bulunması halinde tescilin yapılamayacağına dair bir hüküm bulunmadığını aksine, 6102 s. TTK’nın çalışmayan şirketlerin tasfiyesi ile hukuk hayatından çıkması amacı ile çıkarıldığını ve yasanın her nevi ticaret şirketinin tasfiyesini kolaylaştırdığını ileri sürerek, tasfiye sonu tescilinin reddine ilişkin davalı kararının TTK’nın 34. maddesi gereğince iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından TTK’nın 32. ve Yönetmeliğin 34. m. gereğince işlem yapıldığını, müvekkili tarafından verilmiş bir red kararı olmayıp, davacıya eksikliklerin tamamlaması için bildirim yapıldığından davanın öncelikle dava şartı yokluğundan, vergi borcu ödenmediğinden ve TTK’nın 543. m. uyarınca tescil işleminin ancak şirket borçlarının ödenmesinden sonra gerçekleştirilebileceğinden yapılan işlemin yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, tasfiyenin sona ermesi için şirketin borçlarının ödenmesi gerekmekte olup, vergi kanunları gereğince sorumlu olanlar tarafından amme alacağı ödenmedikçe tasfiyenin sona erdiğinden bahsedilemeyeceğinden davalı tarafından yapılan işlemde kanuna aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.