YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4501
KARAR NO : 2015/13918
KARAR TARİHİ : 29.12.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2014
NUMARASI : 2009/98-2014/290
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/12/2014 tarih ve 2009/98-2014/290 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, arasında imzalanan 10/11/1997 tarihli protokol ile Sütlüce Mezbahası’nın kültür merkezine dönüştürülmesinin öngörüldüğünü, buna ilişkin mimari projelerin müvekkili tarafından yapıldığını, mesleki kontrollük hizmetleri sözleşmesinin 08/07/1999 tarihinde onaylandığını, müvekkilinin mimari avan projesi hazırladığını, bedelinin müvekkiline ödendiğini, 1997 yılında müvekkilinin Mimarlık Fakültesi dekanı olduğu dönemde arasında mimari proje için protokol imzalandığını, müvekkilinin bu projenin uygulanması için çalışmaya başladığını, bazı aksaklıklar nedeniyle bir süre geçmesinden sonra 2005 yılında inşaata yeniden başlandığını, bu kez belediye ile müvekkili arasında sözleşme yapıldığını ve müvekkilinin üniversiteden emekli olması nedeniyle artık ihaleye girmesi gerektiğinin ve bu iş için verilecek en yüksek rakamın 82.000 TL olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin bu nedenle bu teklifi kabul etmek zorunda kaldığını, bu dönemde müvekkilinin, yakınlarının sahip oldukları vasıtasıyla mesleki kontrollük işini devam ettirdiğini, 29/03/2005- 24/12/2005 tarihleri arası dönem için 82.000 TL bedel ile işe devam edildiğini, ihale yönteminin 2006 yılında da devam ettiğini ve 2006 yılında da müvekkilinin 81.000 TL bedel ile işini sürdürdüğünü, 2006 yılı sonunda iş tamamlanmadan mütaahhidin süresinin sona ermesi üzerine mesleki kontrollük işini yürüten müvekkilinin görevine ara verilmesinin gündeme geldiğini, buna rağmen 2006 sonu ve 2007 yılı ilk ayları itibariyle müteahhidin son hak edişini de alabilmek üzere eksik işlerini bitirmek için çalışırken müvekkilinin de gerekli görevlerinin devam ettirdiğini, bu dönemde müteahhidin hak edişlerinin ödendiğini ancak müvekkiline bedel ödenmediğini ve müvekkilinin bila bedel çalıştırıldığını, süresi dolduğu için müvekkilinin görevlendirilemeyeceğinin söylendiğini, 2008 yılı itibariyle yeni bir müteahhit görevlendirildiğini, müvekkilinin kamu yararı gözeterek uzunca bir süredir herhangi bir ücret alamamasına rağmen mesleki kontrollük görevini sürdürdüğünü, davalı idarenin ısrarla Mimarlar Odası Asgari Bedel Tarifesi’ne göre hesaplama yapmaktan kaçındığını, 2007- 2009 yılları arasında müvekkiline hiç ödeme yapılmadığını, bir kısım detay projelerin müvekkiline yaptırılması gerekirken başkalarına yaptırıldığını ve bundan dolayı müvekkilinin zarara ./..
uğratıldığını, ayrıca müteahhidin ve işverenin kusurundan dolayı inşaat süresinde bitirilemediğinden müvekkilinin uzun yıllar iş bitirme belgesi alamadığını, bu nedenle de başka işleri kaçırdığını, bundan dolayı da zarara uğradığını, ayrıca projeye aykırı yapılan ve uyarılara rağmen düzeltilmeyen bölümler yönünden müvekkilinin manevi haklarının da ihlal edildiğini, müvekkilinin adı ve ünvanının projeden kaldırıldığını ileri sürerek, 28/02/1999 tarihinden kesin kabule kadar geçen süre içindeki kontrollük ücretlerinin hesaplanmasını ve yapılan ödemeler düşüldükten sonra kontrollükten kaynaklanan net alacağın belirlenmesini, bunun yanında iç mimari detay projelerinin başkalarına hazırlatılmasından doğan mali zararların tespitini, işin süresinde bitirilmemesi ve iş bitirme belgesi verilmemesi nedeniyle uzun yıllar başka iş yapamamış olmasından dolayı müvekkilinin uğradığı mali kaybın da karşılanmasını, yıllar boyunca fiyat farkları ve zamların ücretlere yansıtılmamasından dolayı ortaya çıkan zararın hesaplanarak kendilerine ödenmesini, FSEK’e göre projeye aykırı yapılan bölümlerin yıkılarak projeye uygun hale getirilmelerini, bundan doğan manevi zararın belirlenmesini, Kültür ve Kongre Merkezi’nin en görünür yerinde müvekkilinin açık kimliğinin büyük harflerle metal harfle mermer levha üzerine yazılmasını ve bundan dolayı manevi tazminatın tespitini, belediye meclisi tarafından kaldırılan “kültür” kelimesi ilave edilerek merkezin adının “Haliç Kültür ve Kongre Merkezi” olarak düzeltilmesini ve bundan dolayı manevi tazminatın tespitini, tahakkuk edecek mali ve manevi haklara FSEK 68. maddesi kıyasen uygulanarak 3 misli arttırılmasını, alacaklara temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi uygulanmasını, kararın ilanını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Tarihi Sütlüce Mezbahasının Kültür ve Kongre Merkezine dönüştürülmesi sırasında projeyi meydana getiren davacının eser sahibi olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, davacının eser sahibi olarak 5846 sayılı Yasa’nın 15 ve 16. maddeleri gereğince adının belirtilmesini ve eserin bütünlüğünün korunmasını isteme haklarına sahip olduğu, davacı tarafça hazırlanan projede soğutma kuleleri, bina içi panolar ve bahçe aydınlatmaları bölümlerinde değişiklik ve eklemelerin yapıldığı, bundan dolayı davacının manevi hakkının ihlal edildiği ayrıca davacının adının belirtilmesini isteme hakkının bulunduğu gerekçesi ile tarafların ekonomik ve sosyal konumları, manevi hak ihlalerinin gerçekleşme biçimi dikkate alınmak suretiyle 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, her ne kadar davacı taraf projenin başlangıcından bu güne kadar çalışmaya devam ettiğini, halen dahi iş bitirme belgesinin verilmediğini, bundan dolayı çeşitli kalemlerde ekonomik kayıplarının olduğunu iddia ile maddi tazminat talebinde bulunmuş ve ayrıca kontrollük görevi nedeniyle ücret alacağının belirlenerek ödenmesini istemiş ise de, gerek belediye ile Mimar Sinan Üniversitesi arasındaki sözleşme ve gerek belediye ile dava dışı Genel Tasarım şirketi arasındaki sözleşme hükümleri, şartname ve tüm dosya kapsamına göre davacının sadece 18/05/2007 tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için kontrolörlük ücret alacağı talep edebileceği, bunun dışında davacının herhangi bir maddi zararının söz konusu olmadığı, yapılan sözleşmeler gereği davacıya hak ettiği ödemelerin yapıldığı, her ne kadar davacı mecbur kaldığı için kabul ettiğini iddia etmekte ise de, üniversite bünyesinde dekanlık yapan tecrübeli bir mimarın serbest iradesiyle ihaleye girerek ihale koşullarının ve şartnameyi kabul edip, uzun bir süre herhangi bir itirazda bulunmaksızın ödemeleri aldıktan sonra, ihale koşullarıyla bağlı olmadığını ve mimarlar odası tarifesine göre ücret hesaplanması gerektiğini iddia etmesinin kabul edilebilir olmadığı, belirtilen tarih aralığına ilişkin ücret alacağı dışında davacının başkaca herhangi bir ücret alacağının ve maddi zararının söz konusu olmadığı, son ödemenin yapıldığı 18/05/2007 tarihi itibariyle dava tarihine kadar geçen dönemde davacının yaptığı hizmet karşılığında talep edebileceği ücretin 173.421,80 TL olduğu gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak 100.000 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ispat edilemeyen mali kayıp ve zarar taleplerinin reddine, 5846 sayılı Yasa’nın 15/son maddesi uyarınca davacının proje müellifi olarak projenin uygulandığı binada adının belirtilmesini isteme hakkı çerçevesinde, hüküm fıkrasında belirtilen şekilde davacının adının belirtilmesine, her ne kadar davacı taraf maddi ve manevi tazminat rakamlarına FSEK 68. madde gereğince 3 kat arttırım uygulanmasını talep etmiş ise de, 5846 sayılı Yasa’nın 68. maddesine yazılı 3 kat rayiç bedel koşullarının somut olayda söz konusu olmadığı, davacının ücret alacağı ve manevi tazminat bakımından FSEK 68. maddenin uygulanamayacağı, davacı taraf projenin adına “Kültür” sözcüğünün de eklenmesini talep etmiş ise de, projenin uygulandığı binanın adının davalı tarafından belirlenebileceği, davacının binanın ismi konusunda hak sahibi olmadığı, davacı taraf projeye aykırı olarak yapılan kısımların yıkılmasını talep etmiş ise de, 5846 sayılı Yasa’nın 67. maddesi gereğince eski halin iadesinin mümkün olmadığı, binanın soğutma kuleleri, bina içi panolar ve bahçe aydınlatmaları bölümlerinin yıkılmasının davalı idarenin menfaatlerini esaslı surette haleldar edeceği ve ayrıca bu değişiklik nedeniyle davacıya manevi tazminat ödenmesine hükmolunduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı, davalı idare ile İşletmesi arasında 10.11.1997 tarihli Mimari Kesin Proje Yapım Protokolü, 08.07.1999 ve 28.06.2001 tarihli Mesleki Kontrolörlük Hizmet Sözleşmesi akdedildiğini, 2005 yılında üniversiteden emekli olması üzerine dava dışı Genel Tasarım A.Ş. vasıtasıyla davalı idare tarafından açılan ihaleye katıldığını ve mesleki kontrolörlük işini bu şekilde üstlendiğini, mesleki kontrolörlük görevinin kesin kabule kadar süreceğinin sözleşmede hüküm altına alındığını ve henüz kesin kabulün gerçekleşmediğini ileri sürerek, alacak talebinde bulunmuş ve mahkemece de yazılı gerekçe ile talebin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği gerek davalı idare ile dava dışı İşletmesi, gerekse dava dışı arasında akdedilen sözleşmelerin, ancak sözleşmenin tarafları arasında hak ve borç doğurarak hüküm ifade edeceği, sözleşmeden doğan talep hakkının ancak sözleşmenin tarafı olan kişi/kişilerce yine sözleşmenin tarafı olan kişi/kişilere karşı ileri sürülebileceği gözetilmeksizin dava konusu taleplere dayanak olan sözleşmelerde taraf sıfatı bulunmayan davacının davasının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.