Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/4441 E. 2016/115 K. 12.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4441
KARAR NO : 2016/115
KARAR TARİHİ : 12.01.2016

MAHKEMESİ : A
TARİHİ : 06/09/2013
NUMARASI : 2012/592-2013/651
DAVACI : F.. F..
DAVALI : A.. B..

Taraflar arasında görülen davada.. 2. A verilen 06/09/2013 gün ve 2012/592 – 2013/651 sayılı kararı onayan Daire’nin 11/12/2014 gün ve 2014/501 – 2014/19582 sayılı kararı davacı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı kredi borçlusu arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri uyarınca, şirketin kullandığı ve kullanacağı kredi borçlarına karşılık olarak dava dışı müşterek borçlu ve müteselsil kefil .’nin davalı A…nezdinde doğmuş ve doğacak alacaklarının 1.900.000 TL’lik kısmını 27/02/2012 tarihli temliknamesi ile müvekkili bankaya temlik ettiğini, söz konusu temliknamenin temlike konu alacağın borçlusu A.. B..’ne Kadıköy 26. Noterliği aracılığıyla ve 08/03/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, temlik bildirimi sonrası davalının bu temlike izin vermediğini herhangi bir şekilde müvekkili bankaya bildirmediğini ve söz konusu temlik işlemine zımnen rıza gösterdiğini, dava dışı kredi borçlusu ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillerinin kullanmış olduğu kredilerin geri ödemelerini yapmaması üzerine, müvekkili tarafından 18/10/2012 tarihinde davalı A.. B..’ne dava dışı uhdelerindeki hak ve alacağını temliknamede belirtilen hesaba gönderilmesinin istendiğini, ancak davalı temlik borçlusu belediyenin bildirilen temliknameye rağmen söz konusu 27/02/2012 tarihli ve 1. sıradaki temliknameden hiç bahsetmeden yaklaşık 4 ay sonra dava dışı kredi borçlusu ile dava dışı arasında 22/06/2012 tarihinde akdedilmiş olan 2.sıradaki temliknameyi kabul ederek kayıtlarına işlediğini ve bu temlik haricinde kendilerince onaylanmış başka bir temlik ve/veya temlik talebi bulunmadığını bildirdiğini, davalı temlik borçlusu belediyenin kendisine tebliğ edilerek bildirilen temlik işlemine rıza göstermediğini açıkça müvekkil bankaya bildirmediğini, bu bildirime sessiz kalarak rıza gösterdiğini ileri sürerek müvekkil bankanın 1. sırada temlik alıcısı olduğundan ve davalı belediyenin, 2. sırada temlik “alıcısı olan dava dışı haksız ödemede bulunma ihtimali bulunduğundan temlik tarihi ile dava tarihi arasında temlik edenin davalı belediye nezdinde doğan faturalandırılmış ve faturalandırılmamış alacağının tespitine, müvekkili bankanın 1. sırada temlik alacaklısı olduğundan dava dışı temlik eden davalı belediyeden alacaklı olduğunun ve alacak miktarının tespitine ve temlik edilen alacağın hak ediş tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte
temlik alıcısı olarak müvekkili bankaya ödenmesine, davalı tarafından temlik alacağının 2. sıradaki temlik alıcısına ödenmiş olması halinde ise davalı belediyenin borçluluk sıfatının devam ettiğinin tespiti ile 1. sıradaki temlik alıcısı müvekkili bankaya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yapım işine ilişkin, ihale uhdesinde kalan ile 17/02/2012 tarihinde sözleşme imzalanarak işe başlanıldığını, .’nin faturalandırılmış alacağı bulunmadığını, faturalandırılmamış alacağı 939.832,80 TL bulunduğunu, belirtilen bu tutarın sözleşme süresi içinde yapımı tamamlanacak imalat kalemlerine esas olduğunu, yüklenici sözleşmenin akabinde dava konusu 27/02/2012 tarihli Kadıköy 26. Noterliği tarafından davacı F.. F.. A.Ş. lehine düzenlenmiş temliknameyi idarelerine sunduğunu, ancak 13/06/2012 tarihli yazı ile dava konusu temliğin iptalinin istendiğini, hakediş tutarlarının onaylı temlikname hükümleri uyarınca ödendiğini, 17/02/2012 tarih ve 2012/205124 sayılı sözleşmenin, 11.5. maddesinde “Yüklenici her türlü ve alacaklarını İdarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına temlik edemez” hükmünün bulunduğunu, davacı tarafça da vakıf olunan bu sözleşmenin 11.5 maddesinde alacağa temlik konulmasının sadece idarenin yazılı müsaadesi ile mümkün olabileceğinin de davacı tarafça bilindiğinin açıkça görüldüğünü, davacı tarafın “temlik yasağını bilmesine rağmen, alacağı temlik aldığını, davacı ile arasında yapılmış olan temliknamenin müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında ve yazılı muvafakati olmaksızın yapılmış olup müvekkilini bağlamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 3,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK’nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 265,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 12/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.