YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4361
KARAR NO : 2015/12870
KARAR TARİHİ : 02.12.2015
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2014
NUMARASI : 2010/38-2014/242
Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/07/2014 tarih ve 2010/38-2014/242 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacılar vekili ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, müvekkili şirket ile F.. B..’nun davalı şirketle uzun yıllar acentelik sözleşmesine dayalı olarak ticari ilişkide bulunduklarını, davalının müvekkili şirkete 11/11/2009 tarihli noter ihtarı göndererek müvekkillerinin davalıya borçlu olduğunu iddia ettiğini, müvekkillerinin de 26/11/2009 tarihli cevabi ihtarname ve karşı ihtarname göndererek davalıya borçlarının bulunmadığını, bu nedenle acentelik sözleşmeleri dolayısıyla davalı lehine konulan ipoteklerin fekkini talep ettiklerini, müvekkillerinin konusuz kalan ipoteklerin davalı tarafından fek edilmesini beklerken müvekkili şirket aleyhine Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/16 ve 2010/31 sayılı dosyaları ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını ancak, müvekkillerinin davalı şirkete takipte talep edildiği gibi borçlarının bulunmadığını, tarafların uzun süre acentelik ilişkisi ile çalıştıktan sonra tasfiye aşamasına geldiklerinde davalı şirketin Karadeniz Bölge Müdürlüğü ile müvekkili şirket arasında 31/12/2007 tarihli protokol imzalandığını ve anılan protokolün 1. maddesi uyarınca müvekkili şirketin davalıya 83.694,35 TL borcununu bulunduğu hususunda mutabık kaldıklarını, bu borca karşılık müvekkili F.. B.. tarafından davalıya 49.916,00 TL’lik müşteri çek ve senetleri verildiğini, bu çek ve senetlerin muhatap şirket tarafından kanuni takibe konulduğu hususunun kabul edildiğini yine, bu borca karşılık olmak üzere protokol uyarınca müvekkili F.. B.. tarafından 33.800,00 TL bedelli, 30/06/2008 vadeli bir bononun da davalıya verildiğini ve vadesi geldiğinde müvekkili tarafından davalıya ödenmekle geri alındığını, gerek müvekkili F.. B..’nun, gerekse de müvekkili şirketin, davalıya acentelik sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığından acentelik sözleşmesi nedeniyle müvekkili S.. Ç..’ya ait taşınmazlar üzerine konulan ipoteklerin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, müvekkillerinin davalı şirkete acentelik ilişkisinden kaynaklı borçları bulunmadığının tespiti ile acentelik sözleşmesi nedeniyle davalı şirket lehine konulan ipoteklerin fekkini talep ve dava etmiş, birleşen davaların ise, reddini istemiştir.
Birleşen Mahkemenin 2010/89 Esas sayılı dosyasında davacı vekili, B.. Sigorta Ltd. Şti’nin 05/04/1999 tarihli noter onaylı acentelik sözleşmesine istinaden müvekkili şirketin acentesi olduğunu, sözleşmesinin yaşanan tahsilat problemi nedeniyle feshedildiğini ve bu hususun 19/01/2009 tarihli noter ihtarı ile muhataplara bildirildiğini, acentenin mizan borç bakiyesinin müvekkili şirket kayıtlarında 79.553,90 TL, fesih tarihinden icra takibine kadar işlemiş faiziyle birlikte toplam borcunun 92.644,00 TL olduğunu, anılan borcun ödenmesi için 11/11/2009 tarihli ihtarname gönderildiğini ancak, borcun verilen süre içerisinde ödenmemesi nedeniyle ipotekle teminat altına alınan kısmı için 65.537,08 TL olarak Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nde 2010/16 sayılı ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile, 08/01/2010 tarihli, bakiye 24.553,00 TL’lik kısmı için ise, işlemiş faiziyle birlikte 29.400,17 TL olarak Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nde 2010/1743 sayılı, 25/01/2010 tarihli, ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak, davalıların haksız itirazları ile takibi durduklarını, davalıların Trabzon İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/36 E. sayılı dosyasında ipotekli takiple ilgili borca ve yetkiye itirazlarının da mahkemece reddedildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını, davalılar aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiş, asıl davanın ise, reddini istemiştir.
Birleşen Mahkemenin 2010/90 Esas sayılı dosyasında davacı vekili, F.. B..’nun 13/03/2006 tarihli noter onaylı acentelik sözleşmesine istinaden müvekkili şirketin acentesi olduğunu, sözleşmesinin yaşanan tahsilat problemi nedeniyle feshedildiğini ve bu hususun 26/08/2009 tarihli noter ihtarı ile bildirildiğini, acentenin mizan borç bakiyesinin müvekkili şirket kayıtlarında 114.660,03 TL, fesih tarihinden icra takibine kadar işlemiş faiziyle birlikte toplam borcunun 119.184,00 TL olduğunu, anılan borcun ödenmesi için 11/11/2009 tarihli ihtarname gönderildiğini ancak, borcun verilen süre içerisinde ödenmemesi nedeniyle ipotekle teminat altına alınan kısmı için 42.603,33 TL olarak Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nde 2010/31 sayılı ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile, 08/01/2010 tarihli, bakiye 74.660,00 TL’lik kısmı için ise, işlemiş faiziyle birlikte 79.954,64 TL olarak Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nde 2010/1742 sayılı, 25/01/2010 tarihli, ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak, davalıların haksız itirazları ile takibi durduklarını, davalıların Trabzon İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/36 E. sayılı dosyasında ipotekli takiple ilgili borca ve yetkiye itirazlarının da mahkemece reddedildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını, davalılar aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiş, asıl davanın ise, reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda davacı taraftan 12.724,67 TL kaydi olarak alacaklı görüldüğünün tespit edildiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen 2010/89 E. ve 2010/90 E. sayılı dosyalarda açılan davaların kısmen kabulü ile, itirazın 12.724,67 TL ana para yönünden iptaline, faiz yönünden ise, usul ekonomisi ve davacı tarafın son celse beyanı da dikkate alınarak, Beyoğlu 17. Noterliği’nin 11/11/2009 tarih, 22557 yevmiye no’lu ihtarnamesinin düzenlenme tarihinden takip tarihi olan 25/01/2010 tarihine kadar hesaplanacak ticari faiziyle birlikte iptaline, icra inkar tazminatı taleplerinin ise, alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacılar vekili ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl dava iki ayrı acente ve ipotek verenin aleyhlerine yapılan icra takibi nedeniyle açılan menfi tespit, birleşen davalar ise, sigorta şirketi tarafından acenteler aleyhine yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacılardan S.. Ç.., ipotek veren sıfatıyla Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/16 ve 2010/31 Esas sayılı icra dosyalarında da taraftır. Davacı F.. B.. ile davalı sigorta şirketi arasında acentelik sözleşmesi bulunduğu gibi, davacı B.. Sigorta Ltd. Şti. ile de davalı sigorta şirketi arasında ayrı bir acentelik sözleşmesi bulunmaktadır. Davacılardan F.. B.. ve B.. Sigorta Ltd. Şti. hem ipotekli takipte hem de ilamsız icra takiplerinde borçlu sıfatına haizdirler. Ancak, asıl davada davacılar F.. B.. ve B.. Sigorta Ltd. Şti. sadece aleyhlerine yapılan ipotekli takipler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep etmişler ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacılardan B.. Sigorta Ltd. Şti’nin 12.724,67 TL borçlu olduğu saptanmasına rağmen menfi tespit isteminin tamamen reddine karar verilmiş, davacı F.. B..’nun acenteliği nedeniyle davalı sigorta şirketine borçlu olup olmadığı incelenmemiştir. Kaldı ki, mahkemenin kabulüne göre de, toplam borç 12.724,67 TL olduğu takdirde davanın kısmen kabulü ile 12.724,67 TL’nin üstü için menfi tespit isteminin kabulüne karar vermek gerekirken anılan husus da gözetilmemiştir. Bu itibarla, mahkemece davalı sigorta şirketinin defterleri ve davacıların delilleri incelenmek suretiyle gerek F.. B..’nun gerekse de B.. Sigorta Ltd. Şti’nin acentelik sözleşmeleri nedeniyle ayrı ayrı ne miktarda davalı sigorta şirketine borçlu oldukları belirlenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın asıl davada davacılar ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca, birleşen davalar, ipotekli takipte belirtilen miktarın üstünde kalan alacak için yapılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece toplam borç 12.724,67 TL olarak belirlenmiş ve anılan miktar için, ayrı ayrı bu miktar üzerinden takibin iptaline karar verilmiştir. Oysa, İİK’nın 45. maddesi uyarınca asıl borçlunun borcu rehinle temin edilmiş ise alacaklı asıl borçlu için ancak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilecek, ancak, rehin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı bu taktirde haciz ya da iflas yoluyla takip yoluna başvurabilecektir. Bu durumda, mahkemece toplam borç 12.724,67 TL olarak belirlendiğine göre, davalı sigorta şirketinin ne miktar için ipotekli takip yaptığı tespit edilmeksizin işbu davanın konusu olan ilamsız icra takiplerinde davanın kısmen kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, takiplerden Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1743 Esas sayılı dosyası B… Sigorta Ltd. Şti’nin, Trabzon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1742 Esas sayılı dosyası ise, F.. B..’nun acentelik borcu için yapılmış olup, her birinin sözleşme nedeniyle borçları ayrı ayrı belirlenmeden her iki icra takibinin de 12.724,67 TL üzerinden iptaline karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu nedenle de kararın asıl davada davacılar ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, asıl davada davacılar vekili ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl davada davacılar ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.