Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3834 E. 2015/11362 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3834
KARAR NO : 2015/11362
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2012
NUMARASI : 2012/47-2012/288

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 04/12/2012 tarih ve 2012/47-2012/288 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin M. G. Ltd.Şti.’nin Ankara mağazasının çalışanları olduğunu, anılan markette Amerikan menşeeli tanınmış “X..” markalı orijinal çantaların satışının yapıldığını, davalı A. Örgü ve Dokuma Ürün.Üretim Ltd.Şti.’nin şikayeti üzerine markette yapılan arama sonucunda “X..” markalı çantaya el konulup 13 adedinin de yediemin olarak bırakıldığını ve müvekkilleri aleyhine marka hakkına tecavüz nedeniyle ceza davası açıldığını, ceza mahkemesinde davalıların dayandığı “O..” ve “X..” markalarının hükümsüzlüğü için dava açılması için süre verildiğini, ancak, davalıların muvazaalı olarak kendi aralarında marka devir sözleşmesi imzalayarak markaların diğer davalıya devredildiğini, devredilen markaların ABD’de mukim dava dışı şirketin tanınmış markası ile aynı olduğunu ileri sürerek, 2003-32882 numaralı “O..” markasının davalılar arasındaki devir işlemlerinin ve marka tescil işleminin hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, dava konusu “O..” markasının 1993 yılında tescil edildiğini, eldeki davanın ceza davasından kurtulma amacıyla ve hükümsüzlük davasının “5 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davacıların dayandığı yabancı markanın 1993 tarihi itibariyle tanınmış marka olmadığını, 556 sayılı KHK’nin 43.maddesi gereğince davacıların hükümsüzlük davası açamayacaklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, verilen davanın reddine ilişkin karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına karşı verilen direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bozluması üzerine bozma kararı gereğince sektör bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmış, dava konusu davalı adına tescili Amerikan markasının davacılar tarafından kullanıldığı tarihte dahi Türkiye’de tanınmış olduğu kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 556 sayılı KHK’nın 7/1-i bendi kapsamında tanınmışlık iddiasına dayanılmış ve Anayasa Mahkemesi’nin 27.05.2015 tarih ve 33/50 sayılı kararıyla 556 sayılı KHK 7/1-(i) bendi iptal edilmiş ise de, mahkemece
Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi kapsamında uyuşmazlığın tartışılmış bulunmasına, buna dayalı olarak da davanın reddedilmiş olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.