Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/370 E. 2015/13583 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/370
KARAR NO : 2015/13583
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

MAHKEMESİ : …. .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2014
NUMARASI : 2013/205-2014/175

Taraflar arasında görülen davada … … .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 14/07/2014 tarih ve 2013/205-2014/175 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılardan Şirket vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15/12/2015 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. … … ile davalı vekili Av. … … … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin …. A.Ş’den kullandığı krediye diğer müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attığını, şirketin borçlarını ödemede güçlük çekmesi üzerine 28.10.1998 tarihinde imzalanan protokol ile şirketin borçlarının belirlendiğini ve belirlenen borcun 745.000 DM’lik kısmını ödemeyi davalıların taahhüt ettiklerini, protokolde belirtilen ödeme planına göre 7 taksidi ödeyen davalıların bakiye 3 takside tekabül eden 223.500 DM’yi ödemediklerini, yıllarca ödenmeyen borcun … A.Ş’nin TMSF’ ye devri üzerine yeniden gündeme getirildiğini ve TMSF ile davacı …. arasında imzalanan 20.04.2005 tarihli protokol çerçevesinde davacıların ve davalı şirket tarafından devralınan borcun % 71.11’lik kısmının ödendiğini, oysa ödenen kısmın içinde davalıların üstlendikleri borcun da bulunduğunu ileri sürerek, 08.08.2005 tarihi itibarıyla 185.948 YTL’ye tekabül eden ödemenin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan rucuen tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin 28.10.1998 tarihli protokolün tarafı olmadıklarını, davacılar ile protokol kapsamında herhangi hukuki ilişkilerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’ye açılan davanın talep edilen alacağa ilişkin rücuan talep koşullarının bulunmaması nedeniyle reddine, davacı … A.Ş. ile davalı … … hakkında verilen kararın bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olmakla anılan taraflar hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına dair verilen karar Dairemizce bozulmuş, bozmaya uyulmuş, 28.10.1998 tarihli protokolle borcun bir bölümünün … A.Ş’nin … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’ye devretmiş olduğu, borcun nakli ölçüsünde … A.Ş’nin borcundan kurtulmuş olduğu, davacı … …’nun hem kredi sözleşmesindeki borcu hem de protokoldeki borcu kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, bu nedenle borcun devredilen bölümü için … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’ye kefil olduğunun kabulü gerektiği, … …’nun kefil sıfatıyla dava tarihi itibariyle TMSF’ye 261.494,40 YTL ödediği, ödenen bu miktarın %71.11’inden borcun nakli gereğince … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’’nin sorumlu olduğu, buna rağmen … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’ nin borcu ödemediği, dava tarihi olan 08.08.2005 tarihi itibariyle 185.948,00 YTL’den … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’nin sorumlu olduğu, bu nedenle davacı Sabahattin Hafızoğlu’nun rücu hakkı bulunduğu, taşınmazlar ayıplı olmakla birlikte Konaklı Belediyesine yazılan yazıya verilen cevapta davalı … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’nin hem arsa sahibi hem de müteahhit olması nedeniyle taşınmazdaki ayıplardan davalı şirketin sorumlu olduğu ayıbın da giderilmemesi nedeniyle “hiç kimse kendi kusurundan kaynaklanan bir nedenle hak talep edemez” kuralı da nazara alındığında davalı şirketin davacı … … tarafından ödenen bedeli rücuen davacıya ödemesi gerektiği, ayıptan davacı sorumlu olmadığına göre ayıbın kimin tarafından giderildiğinin ve yapılan masraflarında bir öneminin bulunmadığı gerekçesiyle davacı … …’nun davalı şirkete yönelik davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılardan şirket vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, borcun nakli sözleşmesine dayalı olarak davalı şirket tarafından devralınan borcun davacı … … tarafından ödendiği iddiasına dayalı rücuan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece Dairemizin son bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu yukarıda yazılı gerekçelerle davacı S.. H..’nun davalı şirkete yönelik davasının kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, mahkemece uyulan son bozma ilamında da vurgulandığı üzere davalı şirket, borcun nakli sözleşmesinde geçen ipotekli son üç taşınmazdaki imar mevzuatına aykırılık nedeniyle belediye tarafından taşınmazlar hakkında yıkım kararı alındığını, bu nedenle ayıbı gidermeyen davacıların rücu hakkını kullanamayacağını savunmuş olup, bozma ilamında davalının bu savunmasının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi istenmiş ise de, mahkemece bozma sonrasında bu konuda ilgili Belediyenin salt bir kısım yazılara esas alınarak davalı … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’nin hem arsa sahibi hem de müteahhit olması nedeniyle taşınmazdaki ayıplardan davalı şirketin sorumlu olduğu, bu bağlamda ayıbında giderilmemesi nedeniyle “hiç kimse kendi kusurundan kaynaklanan bir nedenle hak talep edemez” kuralıda nazara alındığında davalı şirketin davacı …. … tarafından ödenen bedeli rücuen davacıya ödemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ne var ki davalı şirket tarafından bir kısım taşınmazların ayıplı olması nedeniyle borcu ödemediğini savunmuş, davacı ise protokolden kaynaklanan taahhütlerini yerine getirerek taşınmazların mülkiyetinin davalı şirkete geçirilmiş olmasına rağmen davalının ayıp iddiasında bulunarak borcunu ödemekten imtina ettiğini, bu suretle davalı şirketin haksız olarak zenginleştiğini ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, davalı … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. Şirketi’nin hem arsa sahibi hem de müteahhit olmasının dahi davacıyı ilkesel olarak sorumluluktan kurtarmayacağı nazara alınarak öncelikle söz konusu taşınmazların ayıplı olup olmadığı, ayıp veya ayıplar mevcut ise bu ayıptan kimin sorumlu olduğu hususlarının kuşkuya yer bırakmaksızın denetime elverişli bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda tarafların bu konuda gösterecekleri delillerin tümü ile incelenmesi sonucu taşınmazlardaki ayıptan tereddütsüz bir şekilde davacı tarafın sorumlu olduğunun tespiti halinde bu kez de ayıp davalı tarafından giderilmiş ise davalı tarafın ayıbı gidermek için yaptığı harcamalar ile anılan taşınmazlar için protokol gereği ödemesi gereken borç miktarı karşılaştırılarak sonuçta davalının haksız bir zenginleşmesinin olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle temyiz eden davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı .. ..’ndan alınarak davalı … İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. A.Ş’ye verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı Şirket’e iadesine, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.