Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3635 E. 2015/8253 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3635
KARAR NO : 2015/8253
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 27. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2014
NUMARASI : 2013/319-2014/85

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/04/2014 tarih ve 2013/319-2014/85 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili davalı vekili TMSF vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankaya devredilen S.A.Ş.’nin D. Şubesi’nde 14.07.1999 tarihinde 101.800 DM yatırarak hesap açtırdığını, hesabın 02.12.1999 tarihinde 111.342 DM’ye ulaştığını, hesaptan 03.12.1999 tarihinde 35.342 DM çekilmesi sonrasında bakiye 76.000 DM kaldığını, S. A.Ş.’ye el konulması üzerine hesaptaki paranın müvekkiline ödenmediğini, yapılan araştırmada banka yetkililerinin bankaya olan güveni kötüye kullanarak, boş olarak müvekkiline imzalatılan havale talimatlarını doldurarak S. A.Ş. yönetimince KKTC’de paravan olarak kurdurulmuş olan E. O. Ltd. adlı banka adına S. A.Ş. K. Şubesi ve M. Şube’de açılan hesaba havale edildiğinin belirlendiğini, yapılan işlemin kanuna karşı hile ile havale görünümü verilmiş mevduat toplamak olduğunu, müvekkilince İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın erken açıldığından bahisle reddedildiğini, E.O. Shore Ltd. aleyhine açılan davanın kabul edildiğini, ancak icra takibinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edilemediğini Efektifbank’ın herhangi bir mal varlığının da bulunmadığını, başvurulardan bir sonuç alınamadığını ileri sürerek, şimdilik 6.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile 38.874,00 EURO’nun temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 03.12.1999 tarihinde S. A.Ş. Denizli Şubesi’ne 14.07.1999 tarihinde yatırdığı 101.800 DM mevduatın vade sonu olan 02.12.1999 tarihinde 111.342 DM olduğu, davacının bu tutarın 35.342 DM kısmını 03.12.1999 tarihinde çektiği, geriye 76.000 DM kaldığı, davacının, mevduatının davalı banka görevlilerinin telkin ve yönlendirilmeleri ve daha fazla faiz ödeneceği iddiasıyla, S. A.Ş ile organik bağı olan E. O. Ltd. adlı, topladığı mevduat TMSF güvencesinde bulunmayan bankaya havale edildiği, S. A.Ş’nin bu şekilde topladığı mevduatları bankanın hakim ortaklarına ait şirketlere usulsüz kredi kullandırarak tükettiği, davacının alacağını E. O. Ltd. Adlı bankadan tahsil edemediği ve bu nedenle zarara uğradığı, davalı bankanın halefıyet gereği davacının zararından sorumlu olduğu, davalının borcunun 5411 sayılı kanun uyarınca TMSF tarafından üstlenildiği, DM (Alman Markı) para biriminin yürürlükten kalkması nedeniyle davacının 76.000 DEM tutarındaki mevduatının 1.95583 Euro dönüşüm kuru üzerinden karşılığının 38.858,18 Euro olduğu, davanın 6.000 TL’nin tahsili talebiyle açıldığı, bilahare alacak miktarı ıslah edilerek 38.874 Euro’nun tahsilinin istendiği, ne var ki davacı vekilince, başlangıçta döviz cinsinden talepte bulunulabilecekken, bu tercih edilmediği için döviz cinsinden talepte bulunma hakkından feragat edilmiş sayılacağı, dolayısıyla bir daha ıslah yolu ile dahi döviz üzerinden talepte bulunulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle 6.000 TL’nin, 03.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ING Bank’tan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili, davalı vekili ve diğer davalı (borcu üstlenen) TMSF vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyasının incelenmesinde, davanın O.’a husumet yöneltilerek açıldığı, ancak mahkemece verilen ilk kararın bozulmasının ardından, 26/10/2010 tarihinde TMSF vekilinin borcu üstlenme dilekçesi vererek artık davalı olarak kendilerini gösterdiği, bu dilekçeden sonra yerel mahkemece verilen 4.11.2010 tarih ve 298-582 sayılı ikinci kararda borcu üstlenen (davalı) sıfatıyla TMSF’den tahsil hükmü kurulduğu ve sonrasında TMSF vekilinin temyiz istemi üzerine verilen 5.3.2013 tarih ve 4121-4036 sayılı Dairemizin bozma ilamında da davalı olarak TMSF’nin yer aldığı, davacı yanın sözü geçen yerel mahkeme kararı hakkında temyiz isteminde bulunmadığı gibi Dairemizin bozma kararının da düzeltilmesini talep etmediği anlaşılmıştır. Hal böyle olmakla, işbu davada artık davalı ING Bank’tan tahsil hükmü kurulması doğru değildir. Bu nedenle, davalı ING Bank vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı ING Bank yararına bozulması gerekmiştir.
2- (1) nolu bentte belirtildiği üzere borcu üstlenen sıfatıyla davalı safında yer almakta bulunan TMSF hakkında yerel mahkemece herhangi bir hüküm kurulmamış olması da doğru olmamış, re’sen dahi gözetilmesi gereken bu nedenle kararın davacı yan lehine bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarınn bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı ING Bank vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı banka ve davacıya ödenmesine, TMSF harç ve cezadan muaf olduğundan harç ve ceza almasına yer olmadığına, 15/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.