Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/341 E. 2015/8643 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/341
KARAR NO : 2015/8643
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

MAHKEMESİ : MALATYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2014
NUMARASI : 2014/12-2014/1439

Taraflar arasında görülen davada Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/10/2014 tarih ve 2014/12-2014/1439 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının, müvekkili şirketin kurucu ortağı olduğunu, daha sonra davalının şirket karar defterinde 13/08/2012 tarihli karar ile şirketteki hisselerini devrettiğini ve bu kararın 29/08/2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, 19/12/2013 tarihinde şirketin ticari defterlerinin muhasebeciden alınarak kontrol edilmesi üzerine D. V. Bankası’ndan kullanılan 50.000,00 TL meblağlı kredinin kayıtlarda olmadığının görüldüğünü, davalının müvekkili şirketteki hisselerini devretmeden önce kötü niyetli olarak şirket adına V. Bankası D. Şubesi’nden 05/06/2012 tarihinde 50.000,00 TL ihtiyaç kredisi kullandığını, banka tarafından düzenlenen kredi sözleşmesinde davalının imzasının bulunduğunu, ancak bu kredinin şirketin ticari kayıtlarına işlenmediğini, müvekkili şirket tarafından bu kredinin de taksitlerinin de ödendiğini, böylece davalının müvekkili şirketi hem zarara uğrattığını, hem de kendisinin 50.000,00 TL sebepsiz yere zenginleştiğini ileri sürerek, 50.000,00 TL’nin kredinin kullanıldığı tarihten itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin şirketteki hissesini M.S.’a bütün aktif ve pasifiyle hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devir ve temlik ettiğini, müvekkilinin şirketi devretmiş olmakla artık şirketin kredi borçlarından sorumlu olmadığını, şirketi devralan yeni hissedarların şirketin kredi borcu olduğunu bilerek şirketi devraldığını, V. Bankası D. Şubesi’nden 05/06/2012 tarihinde kullanılan 50.000 TL miktarlı kredinin davacı şirket tarafından kullanılmış olup müvekkilinin kredinin çekildiği tarihte şirket ortağı olduğundan krediye kefaletinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin krediyi kendi nam ve hesabına çekmediğini ve şahsına da kullanmadığını, davacı şirket adına çekilen kredi ile yine şirket adına kayıtlı araç ve makineler alındığını, kredinin alınma amacında yeni kurulan ve PVC sektöründe hizmet veren şirkete, bu işin yürütülmesi için gerekli olan mal ve ekipman almak olduğunu, şirket adına alınan bu makine ve araçların 14/08/2012 tarihli tutanak ile şirketin yeni hissedarı M. S.’a teslim edildiğini, şirket kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesinde de davaya konu kredinin şirket kayıtlarında yer aldığı ve şirket harcamalarında ve şirketin bono ödemelerinde kullanıldığının görüleceğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şirketin defter kayıtlarının, genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri ile tekdüzen hesap planına uygun olduğu, dava konusu 05/06/2012 tarihinde V. D. Şubesi’nden alınan 6006314842 numaralı 50.000 TL bedelli kredinin şirket kayıtlarına yansımadığı, davalının kurucu ortak olduğu dönemde şirket adına alınan kredi tutarının şirket kayıtlarında ve aktifinde gösterilmemesi nedeni ile, davalının bankadan fiilen aldığı 48.266,45 TL miktar kadar sebepsiz yere davacı şirket aleyhine zenginleştiği, kredi alım tarihinde ve şirketin devir tarihinden önce davacı şirketin tek ortağının davalı olmadığı, davalının yanı sıra dava dışı Serap Solak’ın da %15 hisse ile ortak olduğu, sebepsiz zenginleşmenin ancak %85 bölümünün davalıdan talep edilebileceği, buna göre davacının, davalıdan talep edebileceği alacağın 41.026,48 TL olduğu ve bu alacağa fiili alım tarihi olan 05/06/2012 tarihinden itibaren ticari faiz tatbiki gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, şirketin eski ortağının şirketi zarara sokacak eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Ancak; somut olayda davacı, davalı eski ortağın şirketin yetkilisi olduğu dönemde şirket adına çekmiş olduğu banka kredisinin şirket kayıtlarında yer almamasına rağmen şirket tarafından ödendiğini, kredinin davalının şahsi ihtiyaçları için kullanıldığını iddia etmekte, davalı taraf ise, söz konusu kredi şirket kayıtlarına işlenmemiş ise de, krediden elde edilen paranın şirketin banka hesabına yatırıldığını ve bu hesaptan şirket ile ilgili ödemelerin yapıldığını, dolayısıyla anılan kredinin şirket ihtiyaçları için kullanıldığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, söz konusu banka kredisinin şirket kayıtlarına işlenmemiş olması sebebiyle kredi tutarı kadar alacaktan davalının sorumlu olduğu belirtilmiş, davalının rapora karşı somut ve belgeleri ile desteklediği gerekçeler ile yaptığı itirazlar için alınan ek raporda da kök raporda ulaşılan sonucu değiştirecek bir durum bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak, söz konusu bilirkişi raporları hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı gibi, davalının ciddi itirazlarını da karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle mahkemece, davalının itirazına konu banka hesap ekstrelerinde görülen harcamaların, davacı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ödemenin ne şekilde yapıldığının kayıtlı olduğu, yine davalı tarafından sunulan diğer ödeme belgelerine konu borçların şirket defterlerindeki durumunun tespit ve değerlendirilmesi için konusunda uzman ayrı bir bilirkişi heyetinden denetime elverişli, ayrıntılı incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.