Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3197 E. 2015/11946 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3197
KARAR NO : 2015/11946
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2011/354-2013/182

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/04/2013 gün ve 2011/354-2013/182 sayılı kararı bozan Daire’nin 21/10/2014 gün ve 2013/14790-2014/16144 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından yurt dışından ithal edilen ilaçlardan 4992 adetinin davalıya ait antrepo da 09/09/2009 tarihinde meydana gelen sel felaketinde zarar gördüğünü, hasar gören ilaç bedellerinin davalıdan talep edilmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine başlatılan takibin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu olayın mücbir sebepten kaynaklandığını, meydana gelen sel baskınının olağanüstü bir olay olduğunu, müvekkilinin her türlü önlemi almış olmasına rağmen alınan önlemlerin yetersiz kalması ile zararın gerçekleştiğini, müvekkilinin olay nedeniyle sorumluluğu bulunsa dahi bunun Varşova Konvansiyonu hükümleri gereğince tespiti gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı şirketinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirerek bir antrepoculuk faaliyetini yürüttüğünü söylemenin mümkün olmadığı, davalı şirketin tacir olduğu ve bu yönüyle basiretli olarak hareket etmesi gerektiği, davalının taşıma sözleşmesinin devamı olarak sözleşme gereğince ifa yardımcısı olarak sorumluluğunun bulunduğu, davacı taşıma edimini ifa etmiş olsa da, antrepo işleticisi olarak sorumluluğunun söz konusu olduğu, ardiye sahibinin bir özen borcu söz konusu olup, ihmal ve özensizlik nedeniyle meydana gelen zarardan da sorumluluğunun bulunduğu, olayda mücbir sebebin bulunmadığı, zararın miktarının 15.974,40 Euro olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 21/10/2014 tarihli kararı ile bozulmuştur.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, davacıya ait ilaç emtiasının davalı MNG Havayolları A.Ş. tarafından işletilen antrepoda bulunduğu sırada meydana gelen sel baskını nedeniyle hasarlandığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili şirketçe ithal edilen ilaçlardan 4992 adedinin davalı MNG Havayolları Taşımacılık A.Ş.’ye ait gümrüklü antrepoda iken 09/09/2009 tarihinde meydana gelen sel felaketinde zarar gördüğünü ileri sürmüş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamı itibari ile davalılar vekillerinin diğer anlatımlarının yanında mücbir sebep savunmasında da bulundukları anlaşılmaktadır.
Hasar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi hükmü uyarınca karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerde borçluya yüklenemeyen nedenler dolayısıyla borcun ifası mümkün olmazsa borç ortadan kalkar. Buna göre; “Borçluya isnat olunamayan haller münasebeti nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur” yasa maddesine göre imkansızlıktan söz edebilmek için imkansızlığın sözleşmeden sonra meydana gelmesi gerekir. Şayet imkansızlık sözleşmenin yapıldığı sırada veya bundan önce mevcutsa sözleşmenin butlanına neden olur. ( BK, m. 20 ) Doktrin ve Yargıtay uygulamasında imkansızlık, ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna “objektif imkansızlık”, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da “sübjektif imkansızlık” denilmektedir. İmkansızlık sözleşmeden sonra ve taraflardan birinin kusurundan kaynaklanmışsa bu durum “kusurlu imkansızlık” ve fakat tarafların kusuru olmadan meydana gelmişse “kusursuz imkansızlık” olarak adlandırılır. İmkansızlık borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Borcun ifasının imkansız hale gelmesi, mücbir sebepten, bir başka ifade ile önlenemez nedenden kaynaklanabilir. Genelde dış kuvvetlerin sonucu olan, borçlunun işletmesiyle bağlantılı bulunmayan, önceden görülemeyen, kaçınılmaz ve mutlak bir şekilde borcun ifasını engelleyen olay olarak doktrinde tanımını bulan mücbir sebebin varlığı, borçlu yönünden borcu ortadan kaldıran nedenler arasındadır.
Yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olunursa, davaya konu sel felaketinin 09.09.2009 tarihinde meydana geldiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, Dairemize intikal eden emsal mahiyetteki dosyalar itibari ile dava konusu felaket, Dairemiz kararlarında borcu sona erdiren bir mücbir sebep hali olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, mahkemece davaya konu sel felaketinin davalı antrepo işletmecisi yönünden mücbir sebep oluşturduğu gerekçesiyle kararın bozulması gerektiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 21.10.2014 gün ve 2013/14790-2014/16144 karar sayılı ilamının kaldırılarak mahkeme kararın açıklanan değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.10.2014 gün ve 2013/14790-2014/16144 karar sayılı ilamın kaldırılarak mahkeme kararın açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 12/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.