Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3176 E. 2015/8407 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3176
KARAR NO : 2015/8407
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ : TURGUTLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2014
NUMARASI : 2010/778-2014/510

Taraflar arasında görülen davada Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.09.2014 tarih ve 2010/778-2014/510 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, tarafların dava dışı şirketin ortakları olup davalının aynı zamanda şirketin müdürü olduğunu, davalının müdürlük görevini kötüye kullandığını, şirketi kendi çıkarları için kullanıp zarar uğrattığını, davacılara şirket hakkında bilgi vermediğini, şirkete fabrikasından kovduğunu, şirketle aynı konuda faaliyet gösteren başka bir şirketin ortağı olduğunu ileri sürerek davalının şirket müdürlüğünden azlini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının müdüdrlük görevini kötüye kullanmadığını, şirketin mali durumunun iyi olduğunu, şirketi zarara uğratmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen 3. bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının müdürlük görevi döneminde, dava dışı şirketin vergi ve SSK borçlarının, 2010 yılında 2009 yılına oranla 5 kat fazla arttığı, şirketin tüm borçlarının 2009 yılına göre 2010 yılında % 85 artış gösterdiği, 2009 yılında 2010 yılındakine oranla satışların artmasına rağmen, borçların azaltılması yönünde herhangi bir şey yapılmadığı, şirket stokları arttasa da bu artışın sipariş avansları nedeniyle olduğu, yine öz sermaye artışının da satışların artmasından kaynaklandığı, bunların uzun vadede şirketin yararına olmadığı, bunun yerine stokların azaltılması yoluna gidilmesinin şirket açısından daha faydalı olacağı, şirketin davalının yönetim şekli nedeniyle mali durumunun kötüleştiği, davalının şirket işlerini görmede basiretsizlik ve ihmalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının G. R. Döküm Makina İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti’ndeki şirketi idare ve temsil hak ve yetkilerinin kaldırılmasına, H. Çi.i’nin yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, limited şirket müdürünün haklı nedenle azli istemine ilişkin olup, mahkemece 3. bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükme esas alınan 3. bilirkişi heyeti raporunda, davalının müdürü olduğu dava dışı şirketin vergi ve SSK borçlarının 2010 yılında, 2009 yılına oranla, 5 kat arttığı, yine şirketin 2009 yılındaki toplam borcunun 1.074.126,82 TL iken 2010 yılında, % 80 artarak, 1.292.195,63 TL’ye ulaştığı, borçların azaltılması yönünde hiç bir şeyin yapılmadığı stokların azaltılması yoluna gidilmediği, şirketin, bu tarihlerde, bünyesinde bulunduğu görünen binaların, tesis, makine ve cihazların satılarak şirkete kaynak oluşturması yoluna gidilmediği, yine şirket kayıtlarında ticari alacaklar kısmında görünen 1.412.992,65 TL alacak tutarının tahsili yönünde girişimlerde bulunmadığı bu nedenle davalı müdürün dava dışı şirketi kötü yönettiği mütalaa edilmiştir. Davalı taraf bu rapora karşı, SSK borçlarına ilişkin SSK ile aralarında görülmekte olan davaların olduğu, toplam borçtaki artışın % 80 olmadığı, şirkete kaynak oluşturması için satılması gerektiği bildirilen binanın, şirketin sahip olduğu tek bina olup, üretimin sağlandığı fabrika binası olduğu, yine makine, tesis ve cihazların da üretimde kullanıldığı, bunların satılması durumunda fabrikanın işlemez hale geleceği ve şirketin ticari faaliyetinin duracağı, ticari alacaklar kısmında kayıtlı görünen alacakların tahsili imkanı bulunmadığı, zira bu borçların, tarafların ortak olduğu şirketin sahibi olduğu tek fabrikanın daha önce sahipleri olan, davacıların babalarının ortakları olduğu dava dışı şirketlerin borcu olduğu, bu şirketlerin de borca batık olup, alacaklarının tahsili imkanı bulunmadığı, bu alacak kaleminin de zaten bahsi geçen dava dışı şirketlerin borçları nedeniyle, alacaklılarının bu şirketler aleyhine başlattığı icra takipleri sonucu, tarafların ortak olduğu şirketin tek fabrikası olan işletmeye haciz gelmesi nedeniyle tarafların ortak olduğu şirket tarafından ödenen miktardan kaynaklandığı, yönünde ciddi itirazlarda bulunmuştur. Gerçekten de hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen ve yukarıda açıklanan 2009 ve 2010 yıllarındaki toplam borç miktarı karşılaştırıldığında artış oranı % 80 değildir. 2. bilirkişi heyeti raporunda da davalı şirketin ticari alacaklar kısmında görünen miktarın tarafların ortağı olduğu dava dışı şirketin sahibi, olduğu fabrikanın eski sahipleri olan dava dışı şirketlerin borcu nedeniyle, fabrikaya haciz tehdidi nedeniyle tarafların ortak olduğu şirket tarafından ödenen miktardan kaynaklandığı, bu şirketlerin kayden var olup, fiilen faal olmadıkları belirtilmiştir.
Bu itibarla, mahkemece davalı tarafın yukarıda bahsi geçen, bilirkişi raporuna karşı ciddi itirazlarını karşılayan, ek rapor alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü iel kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.