Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3104 E. 2015/8444 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3104
KARAR NO : 2015/8444
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2014
NUMARASI : 2014/1132-2014/322

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 11/11/2014 tarih ve 2014/1132-2014/322 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında ilk defa 24.02.2006 tarihinde akdedilen “Yetkili Servis Sözleşmesi’nin” 06.06.2007 tarihinde yenilendiğini, mezkur sözleşme ile davalı şirketin ürünlerinin bakım, ilk çalıştırma, onarım hizmetleri İstanbul Beykoz bölgesi öncelikli olmak üzere müvekkilinin yetkili servis hizmet alanı olarak tayin edildiğini, bu yetkinin ayrıca davalı şirketin satılan mamullerine eklenen belgelerde tüketicilere bildirildiğini, müvekkillerinin tüm yükümlülüklerine karşılık davalı şirketin yalnızca anılan hizmetleri yetkili servise yönlendirme borcu bulunduğunu, davacının yükümlülüklerini ilk günden itibaren eksiksiz olarak yerine getirdiğini, muhatap şirketi en iyi şekilde temsil ettiğini, davacının bu başarısının davalı tarafından keşide edilen ihtarname ile ikrar edildiğini, ancak tüm bu başarılara rağmen davalı şirketin bölge müşterilerini yetkili servise yönlendirmeyerek (bilerek ve kasten) müvekkilinin büyük zararlara uğramasına neden olduğunu, iktisadi olarak zaten zor durumda bırakılmış olan müvekkilinin işyerini/servisini kapatmaya zorlandığını, davacının davalı şirketin haksız ve akde aykırı fiilleri sebebiyle işletme giderlerini dahi karşılamayacak hale geldiğini ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL’nin temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile istemini 33.000 TL’na yükseltmiştir.
Davalı vekili, yetkili servisin sürekli ve etkili hizmeti verebileceği uygun yerlerin, müvekkili şirket tarafından belirlenmekte olduğunu, davacının yetkili servis bölgesinden gelen çağrıların kendisine yönlendirilmemesi nedeniyle ekonomik yaşamının devam edemez hale geldiğini, kar kaybına uğradığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; davalının davacıya keşide ettiği 18.04.2011 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, davalının sözleşmenin 6.1. maddesinde düzenlenen feshi ihbar süresine uyarak sözleşmeyi feshetmesi sebebi ile davacının ilke olarak sözleşmenin feshi sebebi ile uğradığı zararları talep edemeyeceği, ancak davalının sözleşme ilişkisinin devamı süresince akde aykırı davrandığı, davacının akde aykırı davranış sebebi ile uğradığı zararlarını ve kar mahrumiyetini davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000 TL kar mahrumiyeti, 5.000 TL masraf kaleminin dava tarihinden itibaren 23.000 TL’nin ise ıslah tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak; mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 06/05/2014 tarih ve 2013/1827-2014/8570 sayılı bozma ilamına göre, davacının ıslah dilekçesi ile 33.000 TL kar mahrumiyetinin tahsilini istediğinin ve 5.000 TL masraf kalemine yönelik bir tahsil istemi olmadığının kabul edilmesi karşısında, mahkemece bozmaya uyulmakla birlikte davacının masraf kalemine yönelik 5.000 TL’lik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.