Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3056 E. 2015/8061 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3056
KARAR NO : 2015/8061
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2014
NUMARASI : 2013/322-2014/196

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/09/2014 tarih ve 2013/322-2014/196 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı tarafından düzenlenmiş Y. Kredi Sigortası Poliçelerine sahip olduğunu, iki farklı sigorta süresini içeren poliçeler bakımından hüküm ve şartlarda değişiklik bulunmadığını, müvekkilinin alıcıdan olan alacaklarının büyük bir kısmının ilk poliçe süresinden geldiğini, poliçe teminatlarındaki tutarlar da dikkate alındığında ikinci poliçe düzenlenmesi sırasında alıcı dava dışı B. Y. Petrol Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti’nin borcunun mevcudiyetinin davalı tarafından da bilinmekte olduğundan alıcının durumu göz önünde tutularak poliçe teminatının 1.500.000,00 TL’ne düşürüldüğünü, davalının her türlü olumsuz durumdan haberdar olduğunu, ilk poliçe süresinden sonra davalı tarafından alıcıya tanımlanan limitin düşürülmesi ile vadeli satışa son verilirken nakit karşılığı teslimler yapıldığını, alıcının borçlarını ödeyememesi neticesi öncelikle 2012 yılı sonunda teminatların paraya çevrildiğini, alıcı aleyhine de takip başlatıldığını, davalıya ihtarname keşide edilerek müvekkilinin 6.721.633,01 TL tutarında alacağından poliçeler kapsamında teminat kapsamında olan 1.500.000,00 TL kredi limiti üzerinden ödeme talep edildiğini, müvekkilinin hasar ihbarının davalıya ulaşmasından uzun bir süre sonra eksper ataması yapılabildiğini, 23.08.2013 tarihinde hasar değerlendirmesinin halen sonuçlanmamış olması nedeniyle TTK’nın 1427/3 maddesi gereğince tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere en az % 50’sinin avans olarak ödenmesinin talep edildiğini ancak, talebin reddedildiğini ve sonrasında hasarın teminat dışı olduğu gerekçesiyle ödeme yapılmadığını oysa, davalının müvekkilinin hasarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, TTK’nın 1425 ve BK’nın76/son maddeleri gereğince müvekkili şirket lehine avans ödemesine hükmedilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asgari 60.000 TL hasar tazminatının muacceliyet tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça alacağın belirli olmadığı ileri sürülerek dava açılmış ise de, davalı taraftan ihtarname ile talep ettiği 1.500.000,00 TL azami poliçe tutarının belirli bir miktar olduğu, HMK’nın 107. maddesi nazara alındığında davacının, davasını açtığı tarihte 1.500.000,00 TL ihtarname ile talep ettiği miktarı bildiği, anılan ihtarnameden anlaşılacağı üzere alacak miktarı 1.500.000,00 TL olup, sigorta poliçesinin limiti bu miktar olduğundan davaya konu alacak belirli bir alacak olmakla, belirsiz alacak davası açılması usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK’nın 114. uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili vekalet ücreti yönünden temyiz etmiştir.
Dava, Y. Kredi Sigortası Poliçelerine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış ve mahkemece davacının davalı taraftan ihtarname ile talep ettiği azami poliçe tutarının belirli bir miktar olduğu ve bu itibarla, davaya konu alacak belirli bir alacak olduğundan davanın, belirsiz alacak davası olarak açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Ancak, mahkemece kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine 6.900,00 TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2 maddesi uyarınca, davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarife’nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı ve davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin anılan Tarife’nin ikinci kısım ikinci bölümünde yazılı maktu vekalet ücretini geçemez. Bu nedenle, davalı lehine 1.500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekirken, 6.900,00 TL nisbi vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hüküm fıkrasının 5. bendinde yer alan “…6.900,00 TL…“ ibaresinin çıkarılarak yerine “…1.500,00 TL…” ibaresinin yazılmak sureti ile kararın davacı yararına bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.