Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/3030 E. 2015/8548 K. 19.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3030
KARAR NO : 2015/8548
KARAR TARİHİ : 19.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2014
NUMARASI : 2010/736-2014/441

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/10/2014 tarih ve 2010/736-2014/441 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı Z.. D..’nin 22.06.2006 tarihinde yüzde 50’şer pay ile ortak oldukları D. Yönetim Danışmanlığı Ltd. Şti.’yi kurduklarını, birlikte şirketi temsile yetkili olduklarını, davalının daha sonra kardeşleri ile faaliyet konusu aynı olan D. Organizasyon şirketini kurduklarını, müvekkilini şirketten uzaklaştırarak ve müvekkilinin haklarını bertaraf ederek elde edilen tüm gelirlerin D. Organizasyon Ltd. Şti.’ye aktarıldığını ileri sürerek davalıların haksız elde ettikleri kazançların tespit edilerek müvekkiline ödenmesi gereken miktar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Z.. D.. ve D. Organizasyon Ltd. Şti. vekili, davacı ile D. Yönetim Danışmanlığı Ltd. Şti.’de aynı oranda hissedar olmalarına rağmen davacının sık sık yurt dışına giderek şirket için hiçbir emek ortaya koymadığı gibi şirketin masraflarına da katılmadığını, şirketin masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, D. Yönetim Danışmanlığı Ltd. Şti.’nin hiçbir zaman kar elde etmediğini, sürekli zarar ettiğini, D.Organizasyon Ltd. Şti.’nin gelirlerinin D . Yönetim Danışmanlığı Ltd. Şti.’ye aktarılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı Şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalının 22/06/2006 tescil tarihli, 25.000,00 TL sermayeli, %50’şer pay ile ortak oldukları D . Yönetim Danışmanlığı Reklamcılık ve Pazarlama Ltd Şti.’yi kurarak faaliyete başladıkları, iki ortaktan oluşan şirkette ortakların şirket müdürü oldukları ve müşterek imza atmak koşulu ile şirketi temsil yetkisine sahip oldukları, şirketin İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/246 Esas sayılı dosyasında “davalının 30 kez yurt dışına giriş çıkış yaptığı, Türk vatandaşı olmadığı, yurt dışında kalınan süre dikkate alınarak bu durumun ortaklığın devamını güçleştirdiği, davalının yurt dışında kaldığı süre zarfında şirketin diğer ortağı olan davacının şirketin finansmanını sağladığı” gerekçeleri ile TTK’nın 549. maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine karar verildiği, şirketin ana sözleşmesinde “Karın Dağıtımı” başlıklı 11. maddesinin 28/02/2007 tarihinde “ancak şirketin kurulmasından itibaren ilk beş sene içerisinde ortaklara kar dağıtılmayacaktır.” şeklinde değiştirildiği, şirketin 2006-2007-2008-2009 yıllarında kar elde etmeyip zarar etmiş olduğu, ayrıca D.Limited Ltd. Şti.’nin de kar elde etmeyip zarar etmiş olduğu, şirketlerin birleştirilmiş faaliyetlerine ilişkin olarak net kar tespit edilemediğinden davacı tarafın kazanç kaybına ilişkin bir hesaplama yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının ortağı olduğu davalı şirketin, diğer davalı şirkete malvarlığının aktarılması suretiyle kendisinin zarara uğratıldığını ileri sürülerek açılmıştır. İddianın bu şekilde ileri sürülüş biçimi itibariyle, davacının ortağı olduğu şirketin zarara uğradığı iddiasıyla kendisinin de zarara uğradığı eşdeyişle zararının dolaylı olduğu anlaşılmakla, şirket ortağının dolaylı zararı nedeniyle şirket yöneticisi hakkında açtığı davada, 6762 sayılı TTK’nın 309. maddesi uyarınca ancak şirket adına zararın tazmini istenebileceğinden, kendi zararının tazmini istemine ilişkin davanın dinlenmesi mümkün değildir. Açıklanan bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiş ve sonucu itibariyle doğru olan kararın bu gerekçeyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.