Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2996 E. 2015/8246 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2996
KARAR NO : 2015/8246
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2014
NUMARASI : 2014/1292-2014/360

Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/09/2014 tarih ve 2014/1292-2014/360 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin alacaklısı bulunduğu 30.04.2006 vadeli 15.000 TL bedelli, borçlusu Ö. F. K. olan bononun tahsil edilmesi için 29.03.2006 tarihinde senet tevdi belgesi ile davalıya teslim edildiğini ve tahsil amaçlı olarak da arkasını ciro ettiğini, senedin banka tarafından tahsil edilecek senetler listesinde 162802 sırada kayda alınıp gününde ödenmeyince de yine kayda alınmak sureti ile protestoya gönderildiğini, bu süreçte banka tarafından senet üzerine tahsil edilmek üzere kaydını içeren kaşe vurulması gerekirken vurulmadığını, hiçbir kayıt bulunmadan protesto evrakı ile birlikte müvekkiline iade edildiğini, davacının da senedi yenilemek maksadı ile borçluya iade ederek karşılığında yeni senet aldığını, senedi bu şekilde alan borçlunun arkadaki açık ciroyu kullandığını ve senedin N.T.tarafından takibe konulduğunu, bunun üzerine müvekkilinin icra dosyasına 17.000 TL ödemek zorunda kaldığını, bunun sebebinin bankanın tahsil kaşesi vurmamış olması olduğunu, müvekkilinin icra takibi nedeniyle iş yeri ve ailesi içinde huzursuzluklar ileri sürerek 17.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tahsil için verilen senetlere kaşe basılması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, tahsil edilemeyen senedin davacıya iade edildiğini, davacının zararının kendi kusurundan kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça her ne kadar davalının vekalet sözleşmesine aykırı davranarak senet üzerine tahsil içindir kaşesini vurmadan işlem yapıp iade ettiği ve bu nedenle kusurlu olduğu iddiası ile bu dava açılmış ise de, ciroyu yapan bizzat davacı kendisi olup, imza atarken üzerine tahsildir ibaresini yazması gereken kişinin de davacının kendisi olduğu, ayrıca açığa imza atarak tahsil cirosunu temlik cirosu olarak kullanılmasına davacının kendisi sebebiyet verdiği gibi, senedi mevcut haliyle herhangi bir düzeltme veya iade edildiğini belirtmeksizin kötüye kullanmaya açık bir şekilde senet borçlusuna iade eden kişinin de davacı olduğu, bu durumda davalıya atfedilebilecek herhangi bir haksız veya kusurlu eylem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.