Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2994 E. 2015/8265 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2994
KARAR NO : 2015/8265
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ : AYDIN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 09/12/2014
NUMARASI : 2013/425-2014/573

Taraflar arasında görülen davada Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/12/2014 tarih ve 2013/425-2014/573 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirketin 1984 yılında kurulduğunu, sörvey hizmetleri, müşavirlik ve deniz ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ise 2008 yılında kurulduğunu, mermercilik alanında faaliyet gösterdiğini, her iki tarafın 2011 yılına kadar adlarına tescilli markası bulunmamakla birlikte bu yıl içinde her iki tarafça marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, davalının müvekkilinden bir kaç ay önce tescil başvurusunda bulanarak “T.+Şekil” ibareli markasını 19, 35, 37 ve 39. sınıflar yönünden adına tescil ettirdiğini, sonrasında müvekkilinin başvurusu davalı markası mesnet gösterilerek TPE tarafından 7/1-b maddesi uyarınca müvekkilince 35, 36, 37, 39, 42. sınıfları kapsayacak şekilde yapılan başvuruda yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin reddedilerek başvuru kapsamından çıkarıldığını, müvekkilince bu karara yapılan itirazın da reddedildiğini, reddedilen mal ve hizmetlerin müvekkilinin iştigal alanıyla ilgili olduğunu, KHK’nın 8/3. maddesi uyarınca markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olması nedeniyle davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini, davalının müvekkilinin marka başvurusuna itirazının haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalı adına tescilli “T.+ Şekil” ibareli markanın 35, 37, 39. sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının haksız rekabet eyleminin tespiti ve men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 2003 yılında ABD sınırları içerisinde yer alan G. C. eyaletinde kurulduğunu, 2008 yılından beri T.’de faaliyet gösterdiğini, uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren bir firma olduğunu, tarafların markalarının benzer olmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraf markalarının benzer nitelikte olduğu, davacının 1984 yılından beri devam eden markasal kullanımının marka ile davacı işletmesinin özdeşleştiği veya ayırt edicilik kazandığı, yapılan faaliyetler ile markaya bilinirlik kazandırıldığı hususunun yeterli derecede ispat olunamadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesi uyarınca hak sahipliği için aranan marufiyet unsurunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, temyiz eden davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilince, davalı şirket adına tescilli markanın kapsadığı bir kısım hizmetler yönünden müvekkilinin denizcilik sektöründe sörvey hizmetleri, müşavirlik ve taşımacılık alanında faaliyette bulunduğu ve “T.+şekil” ibareli markasını bu alanlardaki faaliyetlerinde kullandığı, bu hizmetler yönünden öncelik hakkının müvekkiline ait olduğu ileri sürülmüş, bu yöndeki iddialarına yönelik olarak da öncelik hakkı ve markasal kullanıma ilişkin belge ve faturalar dosyaya ibraz edilmiştir. Bu durumda, mahkemece dosyaya sunulan belge ve faturalar yönünden de inceleme yapılarak 35. sınıfta yer alan müşavirlik hizmetleri ve 39. sınıfta yer alan taşımacılık hizmetleri bakımından davacının dava konusu işaret üzerinde öncelik hakkının bulunup bulunmadığı tartışılıp değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken anılan hizmetler bakımından eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.