Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2877 E. 2015/7937 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2877
KARAR NO : 2015/7937
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ : BAYINDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2014
NUMARASI : 2012/130-2014/295

Taraflar arasında görülen davada Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.10.2014 tarih ve 2012/130-2014/295 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 2011 yılında yürürlüğe giren 6111 sayılı yasadan yararlanarak vergi borç ve cezalarını yapılandırması üzerine şirketin yasal temsilcisi ve kayyımı ile davacılardan A.. B.. arasında yapılan sözlü anlaşma ve mutabakat ile davalı şirketin yapılandırma taksitlerini ödeyecek nakdin bulunmaması, taksit tarihlerinde taksitleri ödemeye yeterli nakdin bulunup bulunmayacağının belirsiz olması nedeniyle, taksit ödemelerinin yapılamaması durumunda 6111 sayılı yasanın sağladığı avantajları kaybetmemek için davacılar tarafından temin edilecek nakit paralar ile vergi borç ve cezalarının kapatılmasının kararlaştırıldığını, davacı A.. B..’a ait banka hesaplarından dönemler halinde havaleler davalı şirketin yapılandırılan vergi borç ve cezalarının ödenmesinde kullanılmak üzere davalı şirket kayyımının İ.Bankası B. Şubesindeki hesabına tüm davacılar adına gönderildiğini, İzmir 29. Noterliğinin 13.04.2012 tarih 2766 yevmiye sayılı ihtarname ile borç olarak verilmiş olan 214.200,00 TL’nin geri ödenmesi istendiği halde ödenmediğini ileri sürerek 214.200,00 TL’nin 24.04.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı taraf müdürü olduğu şirkete karşı tazminat davası açamayacağını, ancak ortaklara karşı talepte bulunabileceğini, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönünden ise talep gereği şirkete borç para verildiğinden söz edilemeyeceğini, davacının murisinin Efes Yem Ltd. Şti.’nin fiilen yöneten ve şirketin kamu kurumlarına olan borçlarından sorumlu olan kişi olduğunu, şirket müdürlerinin de şirketin kamuya olan borçlarından sorumlu olduğunu, vergi dairesi ile yapılan anlaşmanın davacılar lehine bir anlaşma olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak; 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca limited şirket ortaklarının amme borçlarından hisseleri oranında kişisel sorumluluğunun doğması için amme borcunun limited şirketten tahsil imkanının bulunmaması gerektiği, davacılar tarafından davalı şirketin vergi ceza ve borçlarına mahsuben yapılan ödemelerin vuku bulduğu tarihte şirketin banka hesaplarında mevcut nakit miktarı ile vergi borçlarına mahsuben yapılan ödemelerin miktarları karşılaştırıldığında, ödeme tarihleri itibariyle davalı şirketin banka hesaplarında nakit açığının toplam 113.092,48 TL olduğu, davacıların bu miktardan % 40 hisseleri oranında kişisel sorumluluğu bulunduğundan kişisel sorumlulukları dışında kalan % 60’a tekabül eden 67.855,48 TL’yi şirketten talep edilebilecekleri, ayrıca 214.200,00 TL’den 113.092,48 TL çıkarıldıktan sonra geriye kalan 101.107,52 TL’nin ödeme tarihlerinde şirketin banka hesaplarında mevcut olduğu, bu miktarın şirketten tahsil imkanı bulunduğuna göre bu tutar bakımından kişisel sorumluluktan bahsedilemeyeceği, davacıların, davalı şirketin hesabına ödedikleri 101.107,52 TL’nin tamamını şirketten talep edilebileceği, sonuç olarak toplam 168,963,00 TL alacakları olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda Dairemizin 24.06.2010 tarih ve 2008/14085 esas – 2010/7336 karar sayılı ilamındaki değerlendirmeler dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de bahsi geçen dosyada şirket ortağına dava açılmış olup, işbu dosyada ise şirkete karşı dava açılmış olduğundan, yukarıda anılı ilam işbu dosyaya emsal oluşturmaz.
Davacılar 6111 sayılı Kanun kapsamında tahakkuk ettirilen 214.200,00 TL’nin davalıdan tahsilini dava etmiş, mahkemece davacıların davalı şirkete bu miktar ödeme yaptıkları kabul edildiği halde, davacıların şirketteki hisseleri nispetinde kişisel sorumlulukları bulunduğu gözetilerek, buna göre hesaplanan miktar mahsup edildikten sonra bakiyesi olan 168.963,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, ödenen davalı şirketin borcu olmakla davanın kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulü isabetli görülmemiş ve hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.