Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2866 E. 2015/8009 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2866
KARAR NO : 2015/8009
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2014
NUMARASI : 2011/36-2014/110

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/04/2014 tarih ve 2011/36-2014/110 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl kararı ve tavzih isteminin reddine dair kararı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, “D.” ibareli markalarının sahibi olduğunu, internet sitesinin adresinin de www.z..com olduğunu, davalı www.b..com adlı internet sitesinde, bayilerinde ve tanıtıcı broşürlerde “D.” markası kullanılarak ürün tanıtımı yapıp sattığını, bu durumun mahkeme kanalıyla yapılan tespitle sabit olduğunu, davalının eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin tespiti, durdurulması ve giderilmesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 556 sayılı KHK’nın 66/2-b maddesi uyarınca 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sadece kendisine ait “b.” markasını, ürünlerinde kullandığını ve orijinal ürünler ürettiğini, taklit ya da sahte hiçbir ürün satmadığını, müşterilerin, müvekkilinin ürünlerinin Davidoff olmadığını, farklı bir ürün aldığını bildiğini, ürünlerin fiyat farkının bulunduğunu, dış görünüşlerinin de ayrı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının kendisine ait internet sitesinde, parfüm satışı yaptığı, “Ü. A.” olarak davalıya ait markalar yer alırken, ürünün “O. A.” olarak davacı markası olan D. markasının kullanıldığı, ürünlerde kendisine ait B. tanıtım işaretini kullanmasına karşın, ürünlerinin orijinal davacı markası ile sunulan kokuların benzeri olduğuna yönelik tanıtımda bulunduğu, bu suretle davacı markalarının tanınmışlığından ve itibarından yararlandığı, bu şekilde ortalama alıcıları kendi ürünlerini daha uygun fiyata satın alması konusunda yönlendirdiği, davalının bu eyleminin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davacının 556 sayılı KHK’nın 66/2-b maddesi uyarınca talep edebileceği tazminat tutarının 295,66 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, 295,66 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmiş, davalı vekili, reddedilen maddi tazminat yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle tavzih talebinde bulunmuş, mahkemece anılan talebin maddi hayata ilişkin olmadığı gerekçesiyle tavzih isteminin reddine karar verilmiştir.
Asıl kararı ve tavzih isteminin reddine dair kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tavzih kararına yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışından kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Ancak, mahkemece maddi tazminat talebi kısmen kabul kısmen reddedildiğine göre, reddedilen miktar bakımından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesi doğru olmamış kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmişse de anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın HUMK’nın 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tavzih kararına yönelik tüm, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl karara yönelik sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasına 15. bent olarak “Reddedilen maddi tazminat yönünden AAÜT’nin 12. maddesi gereğince 2.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı iadesine, 10/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.