Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2807 E. 2015/8691 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2807
KARAR NO : 2015/8691
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2014
NUMARASI : 2013/302-2014/348

Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/11/2014 tarih ve 2013/302-2014/348 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin taşınmazını, davacı müvekkilerinden A. Z.’in ortağı olduğu adi ortaklığın çektiği kredi için ipotek ettiğini, iki adet kredinin ödenerek kapandığını, davalı bankanın bunlardan ayrı bir kredi için takip başlattığını, ancak, anılan kredinin müvekkilinin ortağı A. Ç. tarafından çekilip şahsi menfaatine kullanıldığı ve kredi sözleşmesinde müvekkili A.Z.’e atfedilen imzanın sahte olduğunun açılan menfi tespit ve takibin iptali davasında belirlendiğini, dava devam ederken ipoteğin paraya çevrildiğini, taşınmazın değerinin daha fazla olmakla birlikte kıymet takdirinde 221.101,75 TL olarak belirlendiğini, alacağa mahsuben taşınmazın davalı tarafından alındığını ileri sürerek şimdilik 221.100 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 234.803 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, menfi tespit davasının henüz kesinleşmediğini, davacıların mirasbırakının halen risklerinin devam ettiğini, müvekkilinin ipoteğe konu taşınmazı belirlenen değeri üzerinden değil %40’ı üzerinden satın aldığını, aradaki farkın müvekkiline dayatılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacılardan A.. A..’ün ve diğer adi ortak M.. Y..’in açtığı menfi tespit davasının kabul edilerek kesinleştiği, bu itibarla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibin dayanağının kalmadığı, takipte ipotekli taşınmazın alacağa mahsuben davalı tarafından satın alındığı, mahkemece yapılan taşınmazın değer tespiti miktarı kadar davacıların zararının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacıların murisi tarafından verilmiş ipoteğin, temin ettiği borçlar dışında kalan bir krediye dayalı davalı alacağı için usulsüz olarak paraya çevrilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Adi ortaklığın ortaklarından olan davacı A.. A.. ile dava dışı M.. Y..’in ipoteğin paraya çevrildiği kredi sözleşmesine imza atmadıklarının, dolayısıyla anılan krediden dolayı borçlu olmadıklarının tespit edilmesi nedeniyle davalı Bankanın bu kredi için ipoteği paraya çevirmesi işlemi hukuka aykırı ise de dosya içeriğinden ipoteğe konu taşınmazın yapılan takip sonucu davalı Banka tarafından borca mahsuben alındığı, Tapu Müdürlüğünün mahkemenin müzekkeresine verdiği cevap tarihinde taşınmazın davalı Banka adına tescilli olduğu görülmüş, davalı Banka temyiz dilekçesinde de taşınmazın halen müvekkilinin mülkiyetinde olduğunu, taşınmazın davacılara intikal ettirilmek suretiyle zararın giderilebileceğini savunmuştur. Bu durumda mahkemece, davalının bu savunması üzerinde durulması, ipoteğe konu taşınmazın halen davalı adına tescilli olup olmadığının tespit edilmesi, aynen ifa mümkün ise davacının bedele ilişkin talebinin dinlenemeyeceğinin (Aynı Görüş: Bkz. Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 9. Baskı, S. 469) nazara alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taşınmaz bedelinin tahsiline dair hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.