Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2805 E. 2015/7911 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2805
KARAR NO : 2015/7911
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ : YEŞİLHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 05/11/2014
NUMARASI : 2012/161-2014/249

Taraflar arasında görülen davada Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/11/2014 tarih ve 2012/161-2014/249 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirket yetkililerinin şirket adına müvekkilinden muhtelif tarihlerde toplam 25.152,00 TL ödünç para aldıklarını, ancak ödünç aldıkları söz konusu parayı iade etmediklerini, ayrıca davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine açılan ve Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmüş olan 2009/132 esas 2011/59 karar sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda da müvekkilinin davalı şirketten 25.152,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davalı hakkında Yeşilhisar İcra Müdürlüğünün 2012/22 sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takip konusu alacağın % 40’ından az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, 2004 yılında sahte imzalarla yaptığı genel kurul kararıyla kendini müdür olarak yetkilendirdiğini, Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.2008 tarih ve 2008/60 esas ve 2008/55 karar sayılı kararı ile 30.04.2004 tarihli genel kurul kararlarının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davacının bu dönemde dolaylı ya da dolaysız bir şekilde şirketten menfaat temin etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, iddia edilen borçla ilgili defter kayıtlarındaki alacağın hiçbir evraka bağlı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin defter kayıtlarında davacının 25.152,00 TL alacaklı olduğu görüldüğü, davalı şirketin defterlerinin kanuna uygun tutulmamış olduğundan davalı şirket aleyhine delil olarak değerlendirilebileceği, dava konusu alacağın likit (belirlenebilir) olduğu gerekçesiyle davalının icra dosyasına vaki itirazının iptaline, takip tarihi dikkate alınarak % 40 icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirketin eski müdürünün şirkete verdiğini iddia ettiği borçtan kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davacının borç verdiğini iddia ettiği tutarların davalının defterinde kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı bu tutarların deftere kaydedildiği tarihte davalı şirketin müdürüdür. Davacının, davalı şirketin ticari defterlerinden sorumlu olduğu bu dönemde kendi lehine defterlere alacak kaydı işlemesi tek başına şirketten alacaklı olduğunun delili olarak kabul edilemez. Mahkemece, alacak kaydı düşülen tarihler itibariyle davalı şirketin nakit paraya ihtiyacı olup olmadığı, davacı tarafından verildiği iddia edilen paraların hangi harcamalarda kullanıldığı konusunda herhangi bir inceleme yaptırılmamıştır. Bu durumda davacının davalı defterleri dışında başkaca delili bulunmadığı ve davalı aleyhine değerlendirilen kayıtların davacının müdür olduğu dönemde yazıldığı göz önüne alınarak, o dönem itibariyle şirketin ortaklarına borçlanmasını gerektirir finansal bir darboğaz içerisinde olup olmadığı, borç verildiği iddia edilen paralar ile davalı şirketin ne gibi ihtiyaçlarının karşılandığı, nerelere ödemeler yapıldığı, defter kayıtlarının belgeler ile desteklenip desteklenmediği hususlarında bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.