Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2767 E. 2015/8011 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2767
KARAR NO : 2015/8011
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : SİLİFKE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 23/10/2014
NUMARASI : 2013/409-2014/364

Taraflar arasında görülen davada Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23.10.2014 tarih ve 2013/409-2014/364 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirketin ünvanında yer alan “S.” ibaresinin aynı zamanda tescilli markası olduğunu, davalının müvekkili şirkete ait olan “S.” ibaresini 43 sınıfta kullandığının tespit edildiğini, davalı yanın bu eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini ve men’ini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı olarak gösterilen S. Otel adına A.. A.., husumet itirazında bulunarak davanın reddini istemiş, birleşen davada da S. ibaresi üzerindeki öncelik hakkının kendisine ait olduğunu ve davalının anılan markayı 43. sınıftaki “Geçici konaklama hizmetleri” bakımında kullanmadığını ileri sürerek davalının S. ibareli markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, birleşen davada, davacının Selefkos ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesine dayalı hakkının olduğunu ispatlayamadığı, davalının ana sözleşmesi gereği, “S. ibaresini otel işletmeciliği alanında kullanma hakkına sahip olduğu gerekçesiyle birleşen davanın reddine, asıl davanın da davacıya ait markanın ve ticaret ünvanında yer alan esaslı unsurun davalı tarafından kullanılmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğunu gerekçesiyle kabulü ile davalının eyleminin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rakabet yarattığının tespiti ile haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün önlenmesine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Birleşen davada 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine dayalı olarak, iptali istenen 2008/4118 sayılı “S.” markası sicile 16.09.2009 tarihinde tescil edilmiş olup, birleşen dava 20.12.2013 tarihinde açılmıştır. 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine göre; markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir. Somut uyuşmazlıkta dava konusu markanın tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık kullanmama süresinin dolmadığı anlaşıldığından mahkemece anılan markaya yönelik davanın esasen bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiğinden sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün açıklanan bu gerekçeyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3-A.. A.. vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, dava konsusu “S.” markasının izinsiz kullanımı nedeniyle marka hakkına tecavüz eyleminin gerçekleştirildiği iddia olunann “S.. H..” adlı işyerinin A. Mimarlık Müh. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti’ye ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, işbu davada husumetin anılan şirkete yöneltilmesi gerekirken davaya cevap veren ve anılan şirket temsilcisi olduğu da anlaşılamayan ancak bahsi geçen şirkete ortak olan A.. A..’in davalı gösterilmek suretiyle uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru olmamış bu nedenle asıl davaya ilişkin kararın pasif dava ehliyetine yönelik olarak bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4-Bozma sebep ve şekline göre; A.. A.. vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının bu aşamda incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddiyle birleşen davada kullanmama nedeniyle hükümsüzlük iddiası yönünden verilen mahkeme kararının (2) numaralı bentte açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden verilen kararın BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle A.. A.. vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıya iadesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.